İnsanın kendini imarı: Umre ibadeti

İnsanın bu dünyaya geliş gayesine göre hareket etmesi ondan beklenen dinî bir vazifedir. Mümin bir kimse için varlık sebebi olan Allah’a iman ve onun emirlerine uygun hareket etmenin yolu kişinin kendisini terbiye etmesinden geçer. İbadetler de bunun için emredilmiştir. Kişinin ahlakında ve davranışlarında gerekli değişiklikleri gerçekleştirmemiş ibadet amacına ulaşmamış demektir. Zaman ve mekânı belirlenmiş ibadetler olduğu kadar, her zaman yapılabilecek ibadetler de vardır. Umre bunlardan biridir. Bütün ibadetlerde olduğu gibi umre ibadetinde de ilk şart Allah rızası olmalıdır. Yüce Rabbimiz de bir ayette; “Haccı da, umreyi de Allah için tamamlayın.” (Bakara, 2/196) buyurmaktadır. Sözlükte “ziyaret, Kâbe ziyareti; imar” anlamlarına gelen umre, fıkıhta ihrama girerek Kâbe’yi tavaf edip Safâ ile Merve arasında sa‘y yapmayı ifade eder. Umre, ihrama girerek tavaf ve sa‘y yaptıktan sonra tıraş olup ihramdan çıkmaktan ibarettir.

---

“Allah’ım! Nimetinin yok olmasından, sağlık ve afiyetin bozulmasından, ansızın belaya uğramaktan ve her türlü gazabından sana sığınırım.” (Nesâî, es-Sünenü’l-Kübra, İstiâze, 56)