Kaleme andolsun!
Sevgili kalem! Bu inceliği, zarafeti ve nezaketi kim kime öğretti, söyler misin? İnsanlar seninle mi öğrendi kalem erbabı olmayı, yazı yazmayı, resim çizmeyi, sözleri taşırmayı, manayı akıtmayı, güzel sözlere dil olmayı? Bugünlerde biraz yalnız olduğunu görüyorum. Artık kaleme sarılmıyor çoğu kimse. Yazılarını temize çekenler de azaldı. Klavyelerin tuşlarına teslim oldu harfler. Bilgisayarın verili yazı tiplerinde kimsenin gönül titremelerini göremiyoruz. Masanın uzak bir köşesinde veya kitaplığın yüksek bir rafında “antika” bir eşya gibi çeşit çeşit türlerini biriktirenleri gördüm. Sen, kâğıtla yeniden buluşmayı bekleyen bir eski zaman yolcusu değilsin. Bir çocuğun ellerine yakışırsın en çok. Seninle sadece boyama kitaplarını değil âlemi renklendirirler. Üzülme hiç, darlanma! “Kalem-i âlâ”sın çünkü sen. Yeni eşyalara sığınacaklar, hayatlarını kolaylaştıracaklar. Fakat hiçbirinde sana ait ve seninle ilgili ruhu bulamayacaklar.
---
Barbaros Hayreddin Paşa’nın vefatı (1546)
Başbağlar Katliamı (1993)
Bugün Greenwich saati ile 22.58’de içtima olacaktır.