Farz namazlar kılındıktan sonra:
اَللّٰهُمَّ اَنْتَ السَّلَامُ وَمِنْكَ السَّلَامُ تَباَرَكْتَ ياَ ذاَ الْجَلاَلِ وَاْلاِكْراَمِ
“Allâhümme ente’s-selâmü ve minke’s-selâm, tebârekte yâ ze’l-celâli ve’l-ikrâm” denilir. “Allahım! Sen her türlü noksanlıklardan berisin. Selamet ancak sendendir. Ey ululuk ve ikram sahibi!”
Farzdan sonra sünnet namazı yoksa (sabah ve ikindi namazları gibi):
اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى سَيِّدِنَا مُـحَمَّدٍ وَعَلٰٓى اٰلِ سَيِّدِنَا مُـحَمَّدٍ
“Allâhümme Salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed” “Allahım! Efendimiz Hz. Muhammed’in şeref ve mertebesini yücelt.” diyerek peygamberimize salât ve selam getirilir. Farzdan sonra sünnet namazı varsa, (öğle, akşam ve yatsı namazları gibi) salât ve selam, sünnet kılındıktan sonra getirilir.
Salat ve selamdan sonra:
سُبْحَانَ اللّٰه ِوَالْحَمْدُ لِلّٰهِ وَلَا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ وَاللّٰهُ اَكْبَرُ وَلَا حَوْلَ وَلَا قُوَّةَ اِلَّا بـِاللّٰهِ الْعَلِىِّ الْعَظٖيمِ
“Sübhânellâhi ve’l-hamdü lillâhi ve lâ ilâhe illellâhü ve’l-lâhü ekber ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhi’l-aliyyi’l-azîm” “Şanı yüce Allah’ı tesbih ve tenzih ederim. O bütün noksanlıklardan uzaktır. Hamd Allah’a mahsustur. Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur. Allah en büyüktür. Emirlerine uymak, yasaklardan sakınmak için gereken güç ve kuvvet ancak Allah’tandır.” denilir.
Bundan sonra: Eûzü Besmele ile “Ayetü’l-Kürsî” okunur.
Sonra sırasıyla:
33 kere “سُبْحَانَ اللّٰهِ = Sübhânellâh” “Allah’ı noksan sıfatlardan tenzih ederim.”
33 kere “اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ = Elhamdü lillâh” “Her türlü övgü Allah’a mahsustur.”
33 kere “اَللّٰهُ اَكْبَرُ = Allâhu Ekber” “Allah en büyüktür.”
denilir.
Bunların peşinden:
لَا اِلٰهَ اِلاَّ اللّٰهُ وَحْدَهُ لَا شَرٖيكَ لَهُ الْمُلْكُ وَ لَهُ الْحَمْدُ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
“Lâ ilâhe illellâhü vahdehû lâ şerike leh, lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr” “Kendisinden başka hiçbir ilah bulunmayan Allah bir tektir, eşi ve ortağı yoktur. Hükümranlık O’nundur. Hamd ve sena, O’na mahsustur. O’nun her şeye gücü yeter.” denilir ve dua edilir.
Dua, kulun istek ve dileklerini Allah’a sunmasıdır. İbadetlerin özü olan dua’nın şartı, ihlas ve samimiyettir.
Dua’nın kıblesi sema olduğundan, dua ederken eller yukarıya, yani semaya doğru ve göğüs hizasına kaldırılır. Duada ellerin arasını az da olsa açık bulundurmak müstehabdır ve faziletlidir.110
KAYNAKÇA:
110. el-Fetâvâ el-Hindiyye, V, 318, Haşiyetü’t-Tahtâvî alâ’l-merâği’l-felâh, s. 207.