Sadaka sadakatin nişanesidir

Yüce Allah, insanlık ailesinin varlıklı kesimlerinden, kendilerine emanet edilen varlığın yoksul kesimlerle paylaşılmasını, zenginlerle fakirler arasında köprüler kurulmasını istemiştir. Allah’ın verdiği nimetlere şükrün en güzel örneğini Peygamber Efendimiz sergilemiştir. O, peygamber olmadan önce de fakirleri gözetir, yoksulları korur kollar, yetimlerin hamisi olup onlara yardım ederdi. Bir gün evinde koyun kesilip ihtiyaç sahiplerine dağıtılmıştı. Peygamberimiz, “Koyundan geriye ne kaldı?” diye sorunca eşleri; “Sadece bir kürek kaldı.” cevabını vermiştir. O, bundan oldukça mutlu olmuş ve “Desenize, bir küreği hariç hepsi bize kaldı.” diye karşılık vermiştir. (Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 33) Allah’ın bize yeteceğini bilebilmemiz, Allah’ın bize yeteri kadar verdiğini görebilmemiz ve O’nun verdiklerinden O’nun kullarına infakta bulunabilmemiz bir vefa borcu, emanetin hakkını teslim edebilme erdemidir. İhtiyaç sahipleriyle malımızı ve servetimizi paylaşmak büyük bir nimettir.

---

Cenevre Sözleşmesi imzalandı. (1949)