El açıp yalvarmaya layık olan ancak O’dur. O’nun dışında el açıp dua ettikleri, onların isteklerini hiçbir şeyle karşılamazlar. Onlar ancak ağzına gelsin diye suya doğru iki avucunu açan kimse gibidir. Hâlbuki (suyu ağzına götürmedikçe) su onun ağzına girecek değildir. Kâfirlerin duası hep boşa gider. (Ra’d, 13/14)
İnsanoğlu fıtratı itibariyle daima bir yaratıcının varlığına inanma ihtiyacında olmuştur. Ayet-i kerime, hak dine inanmayanların batıl tanrılara inanıp onlardan yardım istemesini çok veciz bir şekilde tasvir etmiştir: Su almak için uzaktan avuçlarını suya uzatan kimsenin ağzına su kendiliğinden gelip onun ihtiyacına cevap vermeyeceği gibi, batıl tanrılara sığınıp onlardan yardım isteyenlerin istek ve dileklerine de hiçbir şekilde cevap verilmeyecektir.
“Ancak sana kulluk eder ve ancak senden yardım dileriz.” (Fatiha, 1/5) Mutlak manada her istediğimizi Allah’tan istememiz, tevhidin ruhuna en uygun davranıştır.
Dua: İnsanın bütün benliğiyle Allah’a yönelerek maddî ve manevî isteklerini O’na arz etmesi.
Dalâl/Dalâlet: Hidayetin zıddı, doğru yoldan sapmak.