Her yıl milyonlarca Müslüman, İslam'ın beş şartından biri olan hac farizasını ifa etmek için kutsal topraklara akın ediyor. Bu manevi yolculukta hacı adaylarına verilen sağlık hizmetinin önemi ise tartışılmaz bir gerçek.
Diyanet İşleri Başkanlığı da hacı adaylarının bu zorlu yolculukta sağlıklarını koruyabilmeleri için bir dizi tedbir alıyor. Mekke’deki hastane ve sağlık ocakları ile Medine’deki sağlık ocaklarında Türk sağlık personelleri ile hizmet sunuyor.
Mübarek beldelerde görev yapan sağlık çalışanları, hem mesleki sorumluluklarını yerine getiriyor hem de ibadetlerini gerçekleştirme fırsatı buluyorlar.
Doktor ve hemşireler ile gerçekleştirdiğimiz röportajda, onların bu önemli görevi nasıl kabul ettiklerini, hacı adaylarına sundukları sağlık hizmetlerini, hacı adayları ile yaşadıkları diyalogları ve manevi deneyimlerini konuştuk. Sağlık hizmeti sunarken ibadetlerini de yerine getiren bu fedakâr sağlık çalışanlarının anlatımları, hac ibadetinin manevi ve insani boyutlarını gözler önüne seriyor.
Dr. Serkan Fındık: "Hacıların Sağlığı İçin Özveriyle Çalışıyoruz"
Mekke’de sağlık ocağında görev yapan Doktor Serkan Fındık, hacca ilk defa geldiğini ifade ederek, daha önce sağlık personeli olarak hacca gelen arkadaşlarının teşviki ile başvuru yaptığını ve sınavı geçerek hacca geldiğini söyledi.
Beş ay önce babasını kaybettiğini ve o duygu yükününde kararında etkili olduğunu belirten Fındık, “Annem tek başına kaldı Onun tüm işleriyle ben ilgilenmeye çalışıyordum. Anne görevli olarak hacca gitmeyi istiyorum, eğer rızan olursa dedim. Önce ondan sonra hanımdan izin istedim. İkisi de çok gönüllü olmasalar da tabii ki dediler. Ama daha sonradan söylediler, gönderdik ama arkandan da ağladık, diye.” dedi.
Birinci basamak sağlık hizmeti sunduklarını dile getiren Fındık, şöyle devam etti:
“Normalde aile hekim olarak görev yapıyoruz. Ayaktan tedavi kuruluşu olarak geçer. Burada özveriyle çalışıyoruz, sağ olsun hemşire arkadaşlarımız da öyle. Küçük bir tıp merkezi nosyonunda elimizden geldiğince hizmet vermeye çalışıyoruz. Burada serum takılar, enjeksiyon yapılır, EKG’Sİ çekilir. nebuzilatörle hava tedavisi yapılır ayaktan tedavi kuruluşu olarak muayenesi yapılır. Hatta işte doktor kendi eliyle de ilaçlarını buradan paketler poşetine koyar, ondan sonra hacı adaylarımıza bir bir kendi eliyle tarif eder. Bunu tok içeceksin, bunu aç içeceksin diye. Çok memnun ayrılıyorlar.”
“Herkes burada çok duygu yüklü”
Fındık, hacı adaylarının kendilerine çokça dua ettiğini dile getiren Fındık,acı adaylarımızdan en çok Allah razı olsun cümlesini duyuyoruz. Konya'da çalışıyorum almadığımız kadar dua alıyoruz. Herkes burada çok duygu yüklü. Sadece onlar değil biz de gerçekten dolu dolu geliyoruz. Burada kalktığımızda servise biniyoruz hep arkadaşlarla birlikte işte kendimizin duası var, ‘Rabbim hacılarımızın sağlığının hizmetkarı olarak buralara getirdi, nasip etti. İnşallah şifayı da bizim ellerimizle vermeyi, dualarına nail olmayı nasip eder’ diye kendi küçük duamız var onu yapıyoruz öyle çıkıyoruz yola. Ondan sonra çok mutlu bir şekilde geliyoruz.” diye konuştu.
“Bu çok kolay bir hizmet değil”
Diyanet İşleri Başkanlığının hac organizasyonu hakkında da değerlendirmede bulunan Fındık, “Bu çok kolay bir hizmet değil. Yapılabilecek en güzel şey, herhalde bu kadar olurdu diye tahmin ediyorum. Çünkü nereye dönseniz bir mavi yelekliye gözümüz çarpıyor. Tut kolundan, ‘hocam ben şu kafiledenim ya da şuradan geldim, bulamıyorum’ de hemen sana ulaşıyorlar. Mavi yeleklileri görmediğimiz bir yer yok neredeyse. Otobüslerin olduğu alanda mümkün değil görmemek o kadar çok. Yardımcı olmayan ya da işte arkasını döneyim, ya da bu da böyleydi, diyecek ben kimseyle hiç karşılaşmadım. Gelen hepsi ne kadar özveriyle çalışırsa o kadar kazanacağını düşündüğü bir yer burası.” ifadelerini kullandı.
Hemşire Zeynep Ağlamış: "Hastalara Yardım Etmek Manevi Bir Bonus"
Hemşire Zeynep Ağlamış ise mübarek beldelere ilk kez geldiğini ifade ederek, Kabe’yi ilk gördüğünde bir saat dua ettiğini söyledi.
Hacca sağlık personeli olarak gelme kararını arkadaşının teklifi üzerine aldığını dile getiren Ağlamış, “Sınav vakti geldiği zaman ben başvurumu yapmamıştım. Son gündü ben geçti artık başvuru yapmayacağım dedim. Sonra arkadaşım dedi akşama kadar gece 12'ye kadar sistemden vakit var, ben dışarıdaydım çarşıdaydım hemen mobil internetten girişimi yaptım sonrasına işte kaydımı yaptım. Bizim isteğimizden ziyade Rabbimin istedikleri oluyor. Çünkü beni buna teşvik eden yönlendiren arkadaşım, sınavı geçemedi diğer bir arkadaşım vardı o da geçemedi. Bu tamamen nasip işi.” dedi.
“Sürekli dua alıyoruz”
Ağlamış, görevli olarak hacca gelmekten duyduğu memnuniyeti dile getirerek, “Rabbim iyi ki görevli olarak nasip etmiş, buraya gelmişim. Çünkü ben burada hastalarla hacılarla iç içeyim. bireysel gelseydim ibadetimi yapıp otelime geçecektim belki ama ben burada akşama kadar hastalarla iç içeyim. Hepsi Türk hemşire, Türk hekim gördükleri zaman çok mutlu olan insanlar. Sürekli dua alıyoruz. Öyle bir bonus yeri ki burası bir hemşire için. Rabbime binlerce kez şükürler olsun. Diyanetimiz hastane, sağlık ocağı, hekim ve hemşire ile burada bu uygulamayı yapmış, biz de nasipleniyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Dr. Emine Çıracı: "Türk Sağlık Personelini Görmek Hacıları Mutlu Ediyor"
Kahramanmaraş'tan hacca görevli olarak gelen Doktor Emine Çıracı ise 9 yıldır hacca gelmek için beklediğini ve bu hasretin nihayetinde sağlık personeli olarak gelmeye karar verdiğini belirtti.
Sağlık ocaklarının günlük iki vardiya şeklinde çalıştığını ifade eden Çıracı, “Sabah 08.00-16.00 veya 16.00-24.00 şeklinde günlük 8 saat olarak mesailerimiz planlanmıştır. Bu saatler içerisinde hizmet vermekteyiz.” dedi.
“Allahuteala burada her şeyi kolaylaştırıyor”
Çıracı, yoğun bir tempo ile çalıştıklarını dile getirerek, “Ama Allahuteala burada her şeyi kolaylaştırıyor. Birçok davranışımız, uyku saatlerimiz her şey törpüleniyor. Dolayısıyla 8 saat mesaimizden çıktıktan sonra elhamdülillah bazen direk Kabe'ye gidiyoruz bazen otelimize geçip biraz istirahat edip akabinde geçiyoruz. Ama her gün mutlaka Allah’ın izniyle tavaf yapmaya, bazen umrelerimizi yapmaya gidip geliyoruz. Yeterli vaktimiz de oluyor.” diye konuştu.
“Sevinip gözyaşları dökenler oluyor”
Hacı adaylarının sağlık personellerini çok sevdiğinin altını çizen Çıracı, “Özellikle Hani burada Türk sağlık personellerini görmekten çok memnuniyet duyuyorlar. Sevinip gözyaşları dökenler oluyor. Biz de onları görünce mutlu oluyoruz. Gelen hacılarımızın çoğunu yaşlı kesimden oluşuyor ve çok duygusal bir yapıları var. Belki birçoğunun yanında bir arkadaşı, eşi, dostu, herhangi biri olmadan geliyor. Burada bizi görüp defalarca sarılan, yavrum seni çok öpüyorum, diyen hacılarımız oluyor.” ifadelerini kullandı.
“İnsan kendi kimliğinden de sıyrılıyor”
Çıracı, Kabe’nin bambaşka bir manevi atmosferi olduğuna işaret ederek, “Gerçekten insan kendi kimliğinden de sıyrılıyor. Bizim ne olduğumuzun da bir önemi yok. Biz buraya sadece Allahuteala'nın rızası için geldik ve buradaki şeyi eğer hayatımıza geçirebilirsek inşallah Rabbimin razı olacağı bir kulluğu belki Rabbimin lütfuyla, keremiyle, ihsanıyla elde edebiliriz, diye artık ona olan inancımız biraz daha arttı açıkçası. Çünkü dünya telaşa içerisinde Türkiye'deyken bazı eksiklerimiz mutlaka oluyordu ama burada diyoruz ki Rabbim rızasına uygun yaşanırsa her şeye zaman bulunabilir.” şeklinde konuştu.
Hac organizasyonuna dair deneyimlerini de aktaran Çıracı, “Biz günde birkaç defa, Diyanetten Allah razı olsun, diye kendi içimizde birbirimizle sesli olarak konuşuyoruz bu konuyu. Çünkü başka bir ülkenin böyle bir hizmet verdiğini ben asla düşünmüyorum. Biz de gelip işin içine girmeden böyle bir hizmet sunulabileceğini, sunulduğunun farkında değildik ama buraya geldiğimizde gördük ki, otobüslerden tutun onların aktarılmasından yaşlı hacılarla tek tek ilgilenilmesinden her sorunun cevap bulmasından, sıkıntılarınızın çözümsüz kalmamasına varıncaya kadar her şeye Diyanet bir şekilde el atıyor ve durumu çözüyor. Herkesin rahatlığı ve konfor için çalışıyor. Allah razı olsun hepsinden.” diye konuştu.
Hemşire Zeynep Bayer: "Organizasyon müthiş, çok güven verici"
Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde görevli Zeynep Bayer ise sağlık personeli olarak hacca gelme süreni şu ifadelerle aktardı:
“İlk kez geldim. İlk başvurumdu benim. Çok şükür ilk başvurumda da kabul edildim. Sınav ve mülakat aşamalarından sonra kazandım. Malumunuz ülkemizde hacca yoğun bir talep olunca uzun yıllar sonra gelinebiliyor. Hacda meşakkat işi gençken gelmek lazım. Sağlık personelleri olarak da böyle bir avantajımız var çok şükür. En sonunda bir yakınımı kaybetmiştim, hemen dedim başvurayım. İnsan bir boşluğa düşüyor, bir farklı hissediyor kendini. O durumda başvurup gelmek istedim. Çok şükür de gelebildim.
“O kadar ihtişamlı geldi ki”
İbadetlerini mesailerine göre ayarladıklarını belirten Bayer, “Kabe'yi ilk gördüğümdeki an, buradaki en unutamadığım an olur. Çünkü derler ya, Kabe'ye gördüğünüzde ki, o ilk dualar asla geri çevrilmez. O kadar çok dua geçti ki aklından, Onu ilk gördüğüm anda bütün dualar gitti. İnsan içinden konuşurken bile hani şey hisseder mi, böyle kekeleyerek dilim dönmedi. O kadar ihtişamlı geldi ki. Akşamında da rüyama girdi. Öyle gerçekçi bir rüyaydı ki size anlatamam. Onun etkisinden hala kurtulamıyorum, çok şükür nasip oldu.” diye konuştu.
Bayer, sağlık personeli olarak hacca gelmeyi düşünenlere tavsiyelerde bulunarak, “Kesinlikle hazırlık yapsınlar. Çalışmadan hiçbir iş başarılmıyor. Çalışsınlar ve sonrasında Allah'a bıraksınlar. Tabii ki çağrılan geliyor, derler ya, kesinlikle öyle. Bol bol kitap okusunlar, Peygamber Efendimizin hayatı ve hacla alakalı. Çünkü bir işi bilerek yapmak kesinlikle o işin tadını, lezzetini arttırır. Manevi açıdan da doygunluk verebileceğini düşünüyorum inşallah.” değerlendirmesinde bulundu.
Mübarek beldelere gelinceye kadar hac organizasyonuna dair pek bilgisi olmadığını belirten Bayer, “Organizasyon müthiş. Çok güven verici. Çünkü hem irşat görevlilerini, diğer görevlileri hem de bizleri görünce zaten hacıların güven duygusu pekişiyor. Allah razı olsun devletimizden de, çok teşekkür ediyorum. Buradan organizasyonla alakalı hiçbir eksiklik olduğunu düşünmüyorum.” değerlendirmesinde bulundu.
“Kendilerini adamış geliyorlar”
Bayer, görev esnasında önceliklerinin hacı adayların memnuniyeti olduğuna dikkat çekerek, “Buraya çok üzgün geliyorlar. Çünkü zamanları kısıtlı ve hiçbir saniyelerini bile kaybetmek istemiyorlar. Bir an önce iyileşip gitmek istiyorlar. Hatta bir hastamız gelmişti o kadar morali bozuk ki. Ne oldu diyorum, beni bir an önce iyileştirmeniz lazım. Hac görevimden geri kalamam. Böyle kendilerini adamış geliyorlar. Açıkçası onların mutluluğu, iyiliği bizim mutluluğumuz. Sağlık personelleri açısından da onların tarafından dua almak, bizim için muhteşem, muazzam bir duygu.” şeklinde konuştu.