Serik ilçesinde güvenlik kaygılarıyla yüksek bir tepeye kurulu olan antik kent, nekropolü, stadyumu, hamamı, akan çeşmesi ve endemik bitki örtüsünün yanı sıra Selçuklu döneminde inşa edilmiş mescidiyle dikkati çekiyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığınca 2021'de 12 ay süren kazı statüsüne yükseltilen antik kentte, Pamukkale Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Taşkıran'ın başkanlığındaki 40 kişilik ekip, Sillyon'un bilinmezliklerini ortaya çıkarmak ve turizm potansiyeline katkı sağlamak için yoğun çalışma yürütüyor.
Çalışmalarını tarihi 4 bin yıl öncesine uzanan antik kentin 240 metre uzunluğunda ve 48 metre genişliğinde Roma dönemi stadyumunda yoğunlaştıran ekibe başkanlık yapan Doç. Dr. Murat Taşkıran, AA muhabirine, 2019'da Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un ziyareti sonrası antik kentte kazı çalışmalarına başladıklarını hatırlattı.
Kazılarda Pamukkale, Akdeniz, Isparta Süleyman Demirel ve Anadolu üniversiteleri ile yurt dışından gelen uzman arkeologlardan oluşan ekiplerin çalışma yaptığını belirten Taşkıran, "Sillyon bölgenin önemli antik kentlerinden biri. İsa'dan önce 3 binlerden önce burada yerleşim izlerine rastlıyoruz ve Hitit kaynaklarında yer alan bir antik kent. Milattan önceden Osmanlı'nın son dönemlerine kadar kesintisiz bir yerleşim örneği sergileyen kent modeline sahip." dedi.
Taşkıran, antik kentin duvar yazıları, klasik dönem savunma sistemleri, Helenistik kulesi, Roma stadyumu, Bizans kalesi ve Selçuklu mescidi ile birçok dönemin izlerini taşıdığını vurguladı.
Kazı çalışmalarıyla bilinmezlikleri ortaya çıkarmak istediklerini dile getiren Taşkıran, "Bölgenin turizm potansiyeline katkı sağlamak ve kenti hak ettiği yere konumlandırma noktasında çeşitli çalışmalar yürütüyoruz. Bu noktada önemli bir yol kat ettiğimizi düşünüyoruz. İlk başlarda yüzey araştırmaları yaptık ve çeşitli bilimsel çalışmalar yürüttük." diye konuştu.
Taşkıran, yeni süreçte stadyumda, Roma hamamında ve nekropolde çalışma yaptıklarını kaydetti.
Kentin çevre düzenlemesi ve korunmasına yönelik de adımlar attıklarını aktaran Taşkıran, "Yakın zamanda kentin turizm potansiyeliyle ilgili bazı projeleri hayata geçireceğiz. Kentin endemik ve jeolojik yapısıyla ilgili yürüttüğümüz çeşitli çalışmalar var. Bu çalışmalarla Sillyon'u ve etrafından çeşitlenen kültürü anlamaya, tanıtmaya, belgelemeye ve bilim dünyasıyla paylaşmaya çalışıyoruz. Bölgenin en eski mescidi 13. yüzyılda Sillyon Antik Kenti'nde kurulmuş. Bu yapı bütün detaylarla korunmuş, ayakta kalabilmiş ve dönemin en canlı örneği olma özelliğini taşıyor." ifadelerini kullandı.
Mescidin Selçuklular dönemine ait olduğunu bilimsel verilerle ortaya koyduklarını ifade eden Taşkıran, çevresinde demirci ve bıçak atölyesi bulduklarını söyledi.
Sillyon'un tepelik bir alanda kurulu olduğunu, zeminin sağlam olmasıyla da yapılarının bir çoğunun ayakta kaldığını aktaran Taşkıran, tarihi alandaki 40 yapının kayıt altına alındığını vurguladı.
Büyük İskender'in kuşatıp alamadığı kent
Taşkıran, kentin tarihinin dikkati çeken olaylarla dolu olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:
"Kentin bulunduğu yer bir toplanma merkezi, ortak bir alan konumunda. Özellikle tehlike esnasında insanların burada toplandığını ve sığınma kalesi konumunda olduğunu görüyoruz. Kentte güçlü bir savunma sistemi kurulmuş. Büyük İskender doğu seferi sırasında bölgeye gelerek kenti kuşatmış. İskender'in birlikleri direnci kıramıyor ve kenti almaktan vazgeçip yollarına devam ediyorlar. Büyük İskender'in bölgede alamadığı iki kent var. Biri Termesos diğeri ise Sillyon. Bu açıdan da Sillyon tarihte önemli bir yere sahip. Kent özellikle Helenistik ve Bizans dönemlerinde ön plana çıkıyor. Kentin hiçbir ordu tarafından alınamadığını söylemek mümkün."