Şükür

Şükür, derin bir saygıyla nimet sahibinin iyiliğini anmak, ona karşı edep ve saygısını dile getirmektir. Kul, verdiği nimetlerden dolayı Allah’a minnettarlık duyar. Bu duyguyu sözleri ve amelleriyle göstermesi şükürdür. Şükür, her nimeti, Allah’ın razı olacağı şekilde değerlendirmek, maddi ve manevi bütün nimetlerin asıl sahibinin Allah Teâlâ olduğunu idrak etmektir. Kur’an’da şükür, kulluğun gereği olarak değerlendirilmiş, Allah’ın nimetlerine mazhar oldukları hâlde şükretmeyenler kınanmıştır (A‘râf 7/10). Hz. Peygamber de yaptığı ibadetleri Allah’ın verdiği nimetlere bir şükran ifadesi olarak değerlendirmiştir (Buhârî, Teheccüd, 6). Kulun dilinde daim olan şükür, Allah’a gönülden itaat edip günahlardan uzak durmak suretiyle, nimete minnettar olmaktır. En büyük teşekkür Yüce Allah’a itaat edip günah işlemekten uzak durmak suretiyle yapılandır. Şükrün zıddı ise nankörlüktür. Mümin zihnini, kalbini, dilini, bedenini şükür nimetinden mahrum bırakmaz. Ömrünü, şükürle bereketlendirir.

---

Cemel Vakası (656)