Başkan Erbaş, ramazan ayının en mübarek ay olduğunu ifade ederek, “Onun mübarek olmasının en önemli unsurlardan birisi, oruç ayı olmasıdır, Kur’an ayı olmasıdır. Rabbimiz, ‘Sizden öncekilerin tuttuğu gibi, sizler de Ramazan ayında oruç tutunuz’ emri ile bütün Müslümanların bu ayı oruçlu geçirmesini emretmiştir, Dolayısıyla Müslümanlar olarak bize bu ayı çok iyi değerlendirmek düşüyor” dedi.
Diyanet İşleri Başkanlığı olarak ramazan ayı teması olarak “İsraf Olmasın” başlığını belirlediklerini belirten Başkan Erbaş, “İsraf, Kur'an-ı Kerim’de pek çok ayetle haram kılınmış. Rabbimiz, ‘Yiyiniz, içiniz, fakat israf etmeyiniz, Allah israf edenleri sevmez’ buyuruyor” diye konuştu.
Başkan Erbaş, Diyanet teşkilatı olarak “İsraf Olmasın” teması kapsamında yapacakları etkinliklerle yıl boyunca israfın ne büyük bir felaket olduğunu yurt içinde ve hem yurt dışında milletimize ve tüm insanlara anlatacaklarını söyledi.
“Kur’an-ı Kerim’e iftira atmak, cahiliye döneminin örneğidir”
Aksoy’un Fransa’da Kur’an-ı Kerim’e yönelik yapılan iftiralara ve yürütülen kampanyalarla ilgili sorusunu yanıtlayan Başkan Erbaş, şöyle konuştu:
“Cahiliyeyi belli bir döneme, belli bir mekana sıkıştırmamak gerektiğinin en tipik örneklerinden, en çarpıcı örneklerinden birisidir böyle bir iddiayı ortaya atmak. 21. asırda yaşıyoruz, şu kadar tahsil görmüş insan, Kur'an-ı Kerim’i alıp da incelemeden, araştırmadan böyle bir iftirayı atabiliyorlar. Eğer Kur'an-ı Kerim’i incelemiş olsa idiler, şu ayeti, “Haksız yere bir insanı öldüren, bütün insanları öldürmüş gibi, Bir insanı kurtaran da bütün insanları, bütün insanlığı kurtarmış gibi olur” görmemeleri mümkün değildi. Kur'an-ı Kerim işte birilerini, bir inanç grubunu hedef alıyor diye iddia etmek, iftiradan başka bir şey değildir. Biraz tarih okuyan, biraz İslam medeniyetinin hangi aşamalardan geçerek günümüze kadar geldiği konusunu okuyan insanlar, Peygamber Efendimiz dönemini görürler, bunu Abbasiler de görürler, Endülüs’te görürler, Selçuklular’da görürler. Osmanlı’da 1920’li yıllara kadar Anadolu topraklarında yaşayan gayrimüslimlerin oranı yüzde 20’lerden aşağı değildi, asırlarca bir arada yaşamışız, komşuluk yapmışız. Biz onların ne ibadetlerine dokunmuşuz ne inançlarına dokunmuşuz. Bizim dinimiz o kadar hassastır ki bu konularda, yani bırakınız masum insanları bir şekilde rahatsız etme, öldürmeyi, savaşta dahi askerlerin çok hassas davranmaları için kendilerine, ceplerine bir talimatname verilir, bu talimatta denilir ki, savaş esnasında kadınlara, yaşlılara, çocuklara dokunmayacaksınız. Mabetlere dokunmayacaksınız, kimin mabedi olursa olsun. Yahudilerin sinagoglarına, havralarına dokunmayacaksın. Hıristiyanların kiliselerine dokunmayacaksınız. Hangi inançtan olursa olsun, o inancın mabedi masumdur, korunmuştur. Yeşile dokunmayacaksınız, ağaçlara dokunmayacaksınız, hayvanlara dokunmayacaksınız. Bu kadar hassas bir dinin mensupları olarak biz gerçekten iftihar ediyoruz ve gerek Fransa’da, gerekse başka yerlerde İslamofobinin altını beslemekten başka işe yaramayan, İslamofobiyi tırmandırarak İslam düşmanlığını meydana getirmekten başka işe yaramayacak bu tür hareketlerin, bu tür davranışların çok yanlış olduğunu söylüyoruz, kınıyoruz, çünkü dünyanın barışa ihtiyacı var.”
“Ramazanı fırsat bilelim”
Bütün Müslümanların, milletimizin ramazan ayını tebrik eden Başkan Erbaş, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Kur’an okunsun, anlaşılsın ve yaşansın diye gönderilen bir kitaptır. Onun için Kur’an okumasını bilmeyenler bu ramazanı fırsat bilsinler ve öğrensinler, Öğrenenler anlamaya çalışsın ve hep birlikte Kur’an’ın çizgisinde ve Peygamber Efendimizin çizgisinde İslam’ı en güzel bir şekilde yaşamaya çalışalım.”