Biri bir buçuk, diğeri dört buçuk yaşında iki çocuğu ve eşi ile birlikte Hacca gelen Ümmühan Arvas Kurt, “Herkese nasip olmuyor, nasip olduğu zamanda (çocukları geride) bırakırsam sanki ilahi bir tokat yiyecekmişim gibi geldi bana. Onların da demek nasipleri varmış.” dedi.
Allah’ın emri ile hac farizasını yerine getirmek için büyük bir özlem ve heyecanla yola düşen Rahmanın misafirleri, Mekke’ye intikal etmeye devam ediyor.
Kadın, erkek, yaşlı, genç, çocuk her bir milletten müminler, Allah’ın rızasını kazanmak, Hazreti Peygamberin sünnetini yerine getirmek için vakitlerini ibadetle geçirmeye çalışıyor.
Kabe’yi tavaf edip namazlarını Mescid-i Haram’da eda etmeye çalışan Rahman’ın misafirleri, Cuma namazı için Kabe’nin etrafında omuz omuza saf tuttu.
Türkiye’den Van 1. Kafile ile bir buçuk yaşındaki oğulları Abdullah Affan ve dört buçuk yaşındaki kızları Fatma Betül ile kutsal topraklara gelen Emrah ve Ümmühan Arvas Kurt çifti de Cuma namazını Kabe’de eda etti.
Kurt ailesi namaz çıkışı Mescid-i Haramın yanı başında Diyanet Haber’e duygu ve düşüncelerini anlattı.
Kutsal topraklara ilk kez geldiğini ifade eden Baba Emrah Kurt, “İki gün oldu geleli. Perşembe günü gece gece 3 gibi buradaydık. Bundan sonra cuma günü de ihramdan çıktık. Allah’a şükür Cuma namazını da burada, Kabe’de kıldık. Güzel bir heyecan, Allah herkese nasip etsin inşallah.” dedi.
Kabe’yi ilk gördüğünde çok duygulandığını dile getiren Kurt, “Normalde çok ağlayan biri değilim ama baya gözlerim doldu, zor tuttum kendimi. İlk gördüğümüzde edilen dua makbuldür diye biz de baya dua ettik. Allah kabul etsin dualarımızı. Cümle Müslümanlara inşallah iman Kur'ân versin.” ifadelerini kullandı.
Kabe’de ilk Cuma heyecanını da anlatan Kurt, “Her etnik gruptan insanları görünce, farklı mezheplerden güzel oluyor. Hakikaten böyle İslamiyet'in kapsayıcı olduğunu görüyorsunuz. Güzel bir duygu hakikaten Allah herkese nasip etsin.” şeklinde konuştu.
Anne Ümmühan Arvas Kurt
Anne Ümmühan Arvas Kurt ise, Kabe’de farklı etnik kökenlerden Müslümanların bir arada bulunmasından duyduğu memnuniyeti ifade ederek, “Müslümanlar hep beraber olursa çok güçlü olabileceğini hissettim. Çok kalabalık ve çok fazlayız, çok güçlü olabiliriz. Bunu hissediyor insan.” dedi.
Daha önce umre için kutsal topraklara geldiğini ifade eden Ümmühan Kurt, “Büyük bir değişiklik olmuş, inşaat çalışmaları falan ilk geldiğimde ben Kâbe'yi daha çok görebiliyordum. Onu aradı gözlerim.” diye konuştu.
“Ne şartla olursa olsun ilahi davete icabet etmek gerektiğini düşünüyorum”
Ümmühan Kurt, çocuklarla birlikte ibadet etmenin bazı zorlukları olduğunu belirterek şöyle konuştu:
“Tabii bir zorluğu var ama hep aklıma Peygamberimiz (s.a.s.) hac sırasındayken kadının biri çocuğunu kaldırıp, ‘Buna da sevap var mı?’ diye sormuş, aklıma o kadın sahabe geliyor. Allah razı olsun, iyi ki böyle bir şey yaşmışlar diyorum. O yüzden sabırlı olmam gerektiğini sürekli tekrarlıyorum kendime. Bunu bilerek çıktık bu yola ve ben onların bu küçük yaştayken bu topraklarda bu havayı alsınlar istedim. Çok istedim, elhamdülillah nasip de oldu. Çok zorluğu var. Belki çok daha zorlanacağım ama Rabbim kolaylaştırsın, ‘Sümmessebile Yesserah, Sonra Allah onu kolaylaştırdı’ diyorum. Sürekli dilimde bu var. Herkese nasip olmuyor, nasip olduğu zamanda (çocukları) bırakırsam sanki ilahi bir tokat yiyecekmişim gibi geldi bana. Onların da demek nasipleri varmış. Aslında pandemide (kura) çıktığında küçük oğlum yoktu. Sonrasında o da olunca… Ben bir rüya görmüştüm. Rüyamda, bir oğlum olduğunu, bir camide olduğumu ve sabretmem gerektiğini söylemişlerdi. Yakup peygamberin kabrinin başındaydım. Şimdi o geliyor aklıma, mutluyum, çok mutluyum. Ne şartla olursa olsun ilahi davete icabet etmek gerektiğini düşünüyorum. Zor, çok zor ama biliyoruz ki bir şey ne kadar zorsa o kadar güzeldir. Allah hepimize nasip eylesin diyorum.”