Yetimlere sahip çıkmak
Yetimler topluma Allah’ın emanetidir. İslâm’ın yetimlere ilişkin konularda yaptığı vurgunun, günümüz itibariyle hem yetimleri, hem öksüzleri, hem de annesi babası tarafından terkedilen, kimsesiz, aç, açık ve muhtaç durumdaki bütün çocukları kapsadığını söyleyebiliriz. Peygamberimiz (s.a.s.) yetim çocukların fiziken ve ruhen gelişimine, eğitim ve öğretimine büyük özen göstermiş ve bu hususta önemli tavsiyelerde bulunmuştur. O yetim çocuklara olan sevgi ve ilgisini fiilî olarak da ortaya koymuş, onlara sahip çıkmış, kol-kanat germiştir. O, “Ben her mümine kendi nefsinden daha ileriyim, daha üstünüm. Bir kimse ölürken mal bırakırsa, o mal kendi yakınlarına aittir. Fakat borç veya yetimler bırakırsa, o borç bana aittir; yetimlere bakmak da benim vazîfemdir.” (Müslim, Cuma, 43) buyurmuş ve Ebû Ümâme’nin (r.a.) Kebşe, Habîbe ve Fâria adlı üç küçük kızını himayesine alarak bu yetim yavruların ihtiyaçlarıyla yakından alâkadar olup onların nebevî terbiye altında yetişmelerini sağlamıştır. (İbn-i Sa’d, III, 610)
---
Ey insanlar! Allah’a karşı gelmekten sakının ve dünyevi isteklerinizde mutedil davranın çünkü hiç kimse kendisi için takdir edilen rızkı eline geç bile ulaşsa, onu yemeden ölmeyecektir. (İbn Mâce, Ticârât, 2)