“Ey zindan arkadaşlarım! Çeşitli tanrılara mı, yoksa gücüne karşı durulamaz olan bir tek Allah’a mı (inanıp bağlanmak) daha iyi?” (Yûsuf, 12/39)
Hz. Yûsuf (a.s.) zindana atılmıştı. Zindanda iki delikanlı daha vardı. Tanışıp arkadaş oldular. Bir gece rüya gördüler ve Yûsuf’tan rüyalarının tabirini istediler. Çünkü Allah (c.c.), Yûsuf’a rüya yorumlama kabiliyeti vermişti. Yûsuf (a.s.), önce onlara nasihat etti. Hz. İbrahim, İshâk ve Yakub’un dinine tabi olduğunu, yalnız Allah’a inandığını ve başka varlıkları ilah edinmenin yanlışlığını anlattı. İşte ayette geçen ifadeler de bu nasihatin devamıdır. Yûsuf (a.s.) zindanı okula çevirmiş, onlara Allah’ı (cc) anlatmıştır.
Vaktimizi boş işlerle heba etmemeliyiz. Dinimize hizmet için tüm fırsatları değerlendirmek gerekir.
el-Vâhid: Esmâ-i hüsnâdan biri; bir ve tek, yegâne varlık.
el-Kahhâr: Esmâ-i hüsnâdan biri; yenilmeyen, yegâne kudret sahibi.