“Kardeşlerim!

Ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: ‘Namazı kılın, zekatı verin. Kendiniz için her ne hayır yaparsanız Allah katında onu bulursunuz. Muhakkak ki Allah, yaptıklarınızı eksiksiz görür.’

Hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyurmaktadır: ‘Allah, zekatı ancak mallarınızın kalan kısmını temizlemek için farz kıldı.’

Aziz Müminler!

Yüce dinimiz İslam’ın emrettiği beş temel esastan biri de zekattır. Hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.s.), ‘İslam beş şey üzerine inşa edilmiştir’ diyerek burada kelime-i şehadete, namaza, oruca, zekata ve hacca işaret etmektedir. Buna biz Cibril hadisi diyoruz. Dolayısıyla zekat, Kur’an-ı Kerim’de namazla birlikte söz edilen çok önemli bir farzdır. Zekat; dinen zengin sayılan bir Müslümanın malının belli bir kısmını yılda bir defa Allah rızası için ihtiyaç sahipleriyle, muhtaçlarla paylaşmasıdır. Zekat, nimetlerin asıl sahibi olan Yüce Rabbimize karşı şükrümüzün bir göstergesidir. Malımızı Allah yolunda feda etmekten çekinmeyeceğimizin bir ifadesidir. Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa aleyhisselatu vesselam Efendimizin buyurduğu üzere, ‘Suyun ateşi söndürdüğü gibi zekat da hata ve günahları silip yok etmektedir.’

Kardeşlerim!

Zekat, zengin Müslüman için tercih değil, bir mecburiyettir. Namaz, ramazan orucu nasıl üzerimize farzsa yılda bir malımızın zekatını vermekte aynen namaz gibi, oruç gibi diğer farzlar gibi en önemli farzlardan birisidir. Zekat vermek, kazancı bereketlendirir, gönle huzur verir, müminin cennet vesilesi olur. Zekat vermemek ise malın bereketini kaçırır, kişiyi cimrilik, hırs ve tamahın esiri eder, ahirette de elim bir azaba sürükler.

Aziz Müslümanlar!

Yüce Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: ‘Zenginlerin mallarında, muhtaç ve yoksulların da hakkı vardır.’ Evet, zengin bir Müslüman, zekatını vermekle aslında ihtiyaç sahiplerinin hakkını vermiş olur. Zekat, müminler arasında sevgi ve güven köprüleri kurar. Yüreklerimizi birleştirir, kardeşliğimizi pekiştirir, birlik ve beraberliğimizi güçlendirir, toplumsal barışa katkı sağlar.

Aziz Kardeşlerim!

Zekat, başta ülkemiz olmak üzere dünyanın dört bir yanına iyilik tohumları ekmektir. Dünyanın neresinde olursa olsun bir lokma ekmeğe, bir yudum suya muhtaç olanlara yardım elimizi uzatmaktır. Zekat, zulme maruz kalmış ve zor şartlar altında hayat mücadelesi veren bütün mazlumlara ve mağdurlara umut taşımaktır.

İftar ve sahur sofrasına oturduğumuzda Gazze’deki kardeşlerimiz gözümüzün önüne gelmiyor mu? Onları düşünmektir. Filistin’de zalim işgalcilerin bombaları altında can veren, inim inim inleyen oradaki kardeşlerimize elimizden ne geliyorsa onu yapmamız lazım. Çünkü Allah bunu emrediyor. Varlıkta da darlıkta da infak etmeyi, en zor zamanlarında Müslümanların yanında yer almayı emrediyor. Peygamber Efendimiz (s.a.s.), ‘Bir kötülük gördüğünüz zaman onu öncelikle elinizle düzeltiniz’ buyuruyor. Bugün elimizden ne geliyorsa yardımları, sadakaları, zekatları mazlum, mağdur insanlara ulaştırmamız lazım. Elinden gelmeyenler diliyle bu kötülükleri ortadan kaldırmaya çalışsın. Dilimizle dünyaya haykırıyoruz; Gazze’deki, Filistin’deki mazlum kardeşlerimizin kurtuluşuna koşmaya çağırıyoruz. Herkes vebal altında, bütün Müslümanlar vebal altında. Dünyanın neresinde olursa olsun, burnumuzun dibinde, gözümüzün önünde masumlar, bebekler, çocuklar katlediliyor. İnsanlık galiba öldü, 5-6 aydır bu katliamı durdurmuyor dünya. Onun için hiç olmazsa elimizden gelen gayreti gösterelim, fert olarak Müslümanlık vazifemizi yerine getirmiş olalım.

Aziz Kardeşlerim!

Zekat, rahmet ve mağfiret ayı ramazanda kardeşlerimize iftar ve sahur neşesi yaşatmaktır. Rabbimizin emaneti olan yetim ve öksüzleri koruyup gözetmek, onları bayram sevincine ortak etmektir. Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadislerinde, ‘İşaret parmağıyla orta parmağını göstererek, ben ve yetime kol kanat geren kimse cennette böyle yan yana olacağız’ müjdesinde bulunuyor. Etrafımıza bakalım yetimler var mı? Onlara sahip çıkalım. Yakınımızdan başlamak üzere şartıyla, mağdur, mazlum, muhtaçlara zekatlarımızı ulaştıralım.

Aziz Kardeşlerim!

Zekata ne kadar çok önem verirsek toplumdaki dengesizlikler, fakir, zengin arasındaki uçurumlar ortadan kalkar. Bakınız bir mütefekkirimiz ayetlerden ve hadislerden aldığı ilhamla, ‘Bir toplumda namaz Rabbimizin istediği gibi bütün müminler tarafından kılınırsa o toplumda psikologlara ihtiyaç olmaz. Toplumda zekat mükellefi olan herkes tarafından duyarlılık içerisinde, hassasiyetle hesaplanıp verilirse o toplumda sosyologlara, sosyolojiye ihtiyaç kalmaz’ diyor. Cenab-ı Hak dermanı göstermiş. Rabbimiz yarattığı kullarının huzur içerisinde yaşayabilmesi için ilkelerini de Kur’an-ı Kerim’le, Peygamberlerle, Peygamber Efendimizle (s.a.s.) bütün insanlığa bildirmiş. Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de; ‘Ey Muhammed! Kitabı Sana insanları karanlıklardan aydınlığa çıkarasın diye indirdik’ buyuruyor. İşte Kitabımız önümüzde ve Kitabımız namazı kılınız, zekatı veriniz diyor. Hz. İbrahim (a.s.) bütün zürriyeti için şöyle dua etmişti; ‘Ey Rabbim! Beni ve zürriyetimi namazlarını dosdoğru ve devamlı kılanlardan eyle’ diye dua etmişti. Rabbimiz Hz. İbrahim’in duasını kabul eyledi. Biz onun zürriyetiyiz. Bugün biz eğer namaz kılıyorsak Hz. İbrahim’in duasının bunda etkisi var. Biz de çocuklarımız ve gençlerimizin namaz kılmaları için dua edelim kardeşlerim. Zenginleri zekatlarını vermeleri için uyaralım, dua edelim.

Rabbimiz müminlerin kurtuluşunu istiyor; ‘Müminler mutlaka kurtulacaklardır. Onlar namazlarında huşu içerisindedirler, namazlarını ihmal etmezler, boş şeylerle uğraşmazlar, zekatlarını ihmal etmezler.’ Kur’an-ı Kerim’de namaz hep zekatla birlikte anılıyor. O yüzden namaz ve zekat, toplumsal huzurumuzun sağlanmasının en önemli şartlarındandır.

Değerli Kardeşlerim!

Bizler yakınımızdan başlamak üzere kendimiz elimizle zekatımızı verebilirsek ne güzel, veremezsek o kadar vakıflar var. O vakıflar kanalıyla zekatlarımızı emanet edelim, onlar gerekli yerlere ulaştırsınlar. Türkiye Diyanet Vakfımız da, ‘Kardeşliğimiz Zekatla Bereketlensin’ şiarıyla hayırsever milletimizin emanet ettiği zekatları başta ülkemiz olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki kardeşlerimize ulaştırmaktadır. Sizleri, bu kardeşlik kervanına destek olmaya davet ediyoruz. Bu iyilik seferberliğine din görevlilerimiz rehberliğinde, makbuz karşılığında il ve ilçe müftülüklerimiz ya da Türkiye Diyanet Vakfımızın internet sitesi üzerinden katkıda bulunabilirsiniz. 

Bu vesileyle geçmişten günümüze hayır ve iyilik yolunun bir neferi olup vefat etmiş bütün kardeşlerimize Cenab-ı Hak’tan rahmet niyaz ediyorum. Hayatta olanlara sağlık, huzur ve bereketli bir ömür diliyorum.

Hutbemi, bir ayet mealiyle bitiriyorum: ‘Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu bilir.”