Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Dr. Selim Argun, 24 Eylül 2020 tarihinde Moskova’da on-line olarak gerçekleştirilen iki ayrı etkinliğe katıldı.

Hadis Yorumlama Sorunları: İslam Teolojisinde Yaklaşım Çeşitliliği

Argun, ilk olarak Rusya Federasyonu Müslümanları Dini İdaresi ve Müftüler Konseyi tarafından on-line formatta düzenlenen “Hadis Yorumlama Sorunları: İslam Teolojisinde Yaklaşım Çeşitliliği” konulu “13. Uluslararası Alimcan Barudi Okumaları” isimli konferansa katıldı.

Din Cemiyeti başkanlarının Moskova Merkez Camii Konferans Salonu’ndan iştirakiyle düzenlenen etkinliğe, başta Orta Asya ülkelerinin dini idare başkanları olmak üzere çok sayıda kişi katılım sağladı.

Burada katılımcılara hitap eden Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Argun, XIX. yüzyıldan itibaren Rusya Federasyonunda âlimlerin hadis çalışmalarına verdiği katkılara değindi.

Argun, son zamanlarda halka yönelik telif edilen hadis eserlerinde kimi zaman sıhhati şüpheli, tarihsel gerçeklerle ve ilmi verilerle çelişen problemli rivayetlere rastlanabilmesi sebebiyle, günümüz Müslümanlarının ilgi ve ihtiyaçlarını dikkate alan, her seviyeden okuyucuyu sahih hadisler ışığında Hz. Peygamber’in sünneti ve sîreti ile buluşturan özgün çalışmaların öneminin ön plana çıktığını vurguladı.

Değişen Dünyada Din: Gençlerin Terbiyesinde Eğitimin Rolü

Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Dr. Selim Argun, ikinci olarak Rusya Federasyonu Müslümanları Dini Meclisi tarafından organize edilen ve Rus Haber Ajansı TASS Basın Merkezi’nde video konferans üzerinden gerçekleştirilen “Değişen Dünyada Din: Gençlerin Terbiyesinde Eğitimin Rolü” başlıklı uluslararası bilimsel konferansa katıldı.

Yirmiden fazla ülke ile Rusya Federasyonu’ndan önde gelen devlet adamları ve gazetecilerin katılımıyla düzenlenen konferansın açılışında konuşan Argun, İslam’ın eğitime verdiği öneme dikkat çekti.

Doğru ve güvenilir dini bilginin önemini vurgulayan Argun, doğru dini bilgi verilmediği takdirde gençlerin radikal ya da mutedil görünümde olan nevzuhur (yeni, sonradan çıkan) dini hareketlerin ağına düşerek adeta robotlaştırıldığını ve bunun en acı örneğinin de 15 Temmuz 2016 gecesinde yaşandığını ifade etti. 

Argun, Anadolu’da yüzyıllardır varlığını devam ettiren mabetler yanında, birlikte yaşama kültürünün en önemli sembollerinden biri olan Ayasofya Camii ile ilgili de açıklamalarda bulundu.

Argun, Ayasofya’nın 1453 yılında İstanbul’un fethinin sembolü olarak camiye çevrildiğini, ancak birer sanat eseri olan fresklerine ve mimari özelliklerine hiçbir şekilde dokunulmadığına dikkati çekti.

Bu abidevi eserin yıkılmadan günümüze ulaşmasının Osmanlı döneminde yapılan minare payandalarıyla mümkün olabildiğinin altını çizen Argun, Osmanlı döneminde gösterilen hassasiyetin aynı şekilde devam ettiğini ve isteyen herkesin bu muhteşem mimari eseri ücretsiz olarak ziyaret edebileceğini ifade ederek konuşmasını tamamladı.