Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Yeni Zelanda’da şehit ve yaralıların aileleriyle buluştu
Erbaş, şehit ve yaralı Müslümanların ailelerine hitaben yaptığı konuşmasına, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın selamını ileterek başladı.
Saldırıda şehit olanlara rahmet, yaralılara acil şifalar dileyen Başkan Erbaş, ailelere de geçmiş olsun dileklerini iletti.
İslam’ın barış dini olduğu hakikatini ısrarla anlatmaya devam edeceklerinin altını çizen Erbaş, “Bizim medeniyetimiz, bin 500 sene önce Medine’de, farklı inançtan insanlarla bir arada nasıl yaşanılır, Allah Resulü (s.a.s.) Efendimiz, bunu en güzel bir şekilde hayatıyla bize göstermiştir.” dedi.
Erbaş, İslam’ın en önemli ilkelerinden birinin davet olduğunu ve davette hiçbir zaman zorlama ve şiddetin olmadığına işaretle, “Kabul ederse başımızın üzerinde yeri var ama icabet etmezse davete, o zaman bir arada yaşamanın usulüne uygun olarak bütün insanlar barış içerisinde yaşamak zorundadır. Farklı inançtan farklı dinden insanlar bu gerçeği bilmeli ve birbirlerine karşı şiddet uygulamaktan uzak olmalıdırlar.” ifadesini kullandı.
Hiçbir teröristin isminin başına, o teröristin mensubu olduğu dinin adının konulmasının doğru olmayacağına vurgu yapan Başkan Erbaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dünyanın çeşitli yerlerinde şiddete başvuran bazı kendini bilmez Müslüman insanların da isminin başına 'İslamist Terörist' koymak çok yanlıştır. Dolayısıyla bütün dünya insanları olarak bu hassas noktaya dikkat edersek inşallah bizler toplumlumlar olarak bu yanlış anlayıştan uzaklaşmış olacağız.”
Gençleri ve çocukları şiddet içerikli din algısından uzak tutmanın gereğine işaret eden Erbaş, “Çünkü Peygamber Efendimiz (s.a.s.) Müslümanı tanımlarken 'Müslüman, insanların elinden ve dilinden emin olduğu, emniyette olduğu kimsedir.” dedi.
Yaşanan terör olayı sonrasında Yeni Zelanda yönetiminin gösterdiği dayanışmanın takdir edilmesi gerektiğini belirten Başkan Erbaş, şöyle devam etti:
“Bu olay dolayısıyla Christchurch’te yaşayan insanlar, başta Başbakan olmak üzere bütün yetkililer çok sıcak bir yaklaşımla hem şehitlerimize hem yaralılarımıza hem de onların yakınlarına sahip çıktılar ve örnek bir yaklaşım sergilediler. Dünyanın pek çok ülkesinde bu tür olaylar oluyor ama o ülkelerde bu tür yaklaşımlar maalesef sergilenmiyor. Ben bunun için Yeni Zelanda Başbakanı ve diğer yetkililere, bakanlara çok teşekkür ediyorum. Bu tür olayların bir daha olmaması için gerekli tedbirlerin her zaman alınmasının lüzumlu olduğunu düşünüyorum.”
Türkiye olarak her zaman terör saldırısında yaralananlar ve şehit ailelerinin yanında olduklarını dile getiren Başkan Erbaş, “Gerek burada gerekse Türkiye’de yapmamız gereken ne varsa Sayın Büyükelçimiz burada, o bizim temsilcimiz, her zaman onun kanalıyla bize ulaşabilirsiniz. Eğitim konusunda, din eğitimi konusunda iş birliği yapabiliriz, gençlerinizi Türkiye’ye gönderebilirsiniz. Din eğitimi almak isteyenleri ilahiyat fakültelerinde okutma noktasında, onların bütün masraflarını karşılayarak eğitimlerini tamamlayıp tekrar buraya gönderebiliriz.” dedi.
İslam dünyasının yaşadığı en büyük problemlerden birisinin de doğru dini bilginin gençlere, çocuklara ulaştırılmasında yaşanan sıkıntılar olduğuna değinen Erbaş, “İslam dini barış dinidir, itidal dinidir. Ümmet-i vasat, vasat bir ümmet olmamızı her zaman emreden bir dindir. Biz eğer bu hassas noktaya dikkat edersek, hangi inançtan olursa olsun bütün dünya insanlarına Müslümanlar olarak örnek olacağız.” ifadesini kullandı.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Yeni Zelanda’da yaşanan terör saldırısında şehit olan ve yaralanan Müslümanların ailelerine hitabını şu sözlerle tamamladı:
“Resulüllah (s.a.s.) on sene içerisinde Medine’yi nasıl nurlandırdıysa, Yesrib’i nasıl Medine-i Münevvere haline getirdiyse onun yolunda olan bizler, onun varisleri olarak inşallah dünyada barışın tesisi noktasında öncülük edeceğiz. Bu noktada İslam, insanlığa gönderilmiş en büyük nimettir. Resulüllah'a (s.a.s.) son gelen ayet-i kerime bunu açıkça ilan etmektedir: 'Bugün sizin dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım. Ondan razı oldum ve din olarak İslam’ı seçtim.'
Bu en büyük nimeti iyi temsil etmek, iyi anlatmak, iyi öğretmek de bizim vazifemiz. Bu da eğitim yoluyla olacaktır. Bu noktada biz Türkiye olarak İstanbul’u bir ilim merkezi, eğitim merkezi, uluslararası bir eğitim merkezi haline getirmeye çalışıyoruz. İnşallah Cenab-ı Hak hepimizin yardımcısı olsun ve bu konuda daha güzel işler yapalım.”
Başkan Erbaş'a Yeni Zelanda programında Dış İlişkiler Genel Müdürü Erdal Atalay ile Sidney İdari ve Sosyal İşler Ataşesi Bilal Aksoy eşlik etti.