Son yıllarda umre ibadetine karşı güzel bir teveccüh var. Bunun farklı sebepleri vardır. Ve üzerinde durulmalıdır. Öncelikle salgın sürecinde tüm dünyadan Müslümanlar Haremeyn ile buluşamadı. Hac için uzun yılar beklemenin getirdiği duygu ve hac ücretlerinde gelinen durum olabilir. Şüphesiz ki başka sebepleri de vardır. Ama her halükarda sevindirici bir durumdur. Anadolu’nun her ilinden ve ilçesinden insanlar özellikle ilerlemiş yaşlarına rağmen koşarak geliyorlar. Şubat tatili ile birlikte okul çağındaki gençlerin çokluğu da göze çarpıyor. Rabbim yol bulup gelen bütün kardeşlerimizin umrelerini mebrur eylesin.
Bilgi ve Eğitim
Her ibadet gibi umre için de bilgi ve bilginin pratiğe dökülmesi için eğitim gereklidir. Başkanlığımızın eğitim seminerlerine önem vermesinin gerekliliğini alanda daha iyi görüyoruz. İhram, tavaf ve sa’y başta olmak üzere her bir adımda yapılması gerekenlerin bilgi ve uygulama açısından bilinç düzeyinde olması çok önemli. Mesela tavafın yedi şavttan oluştuğunu, eksik kaldığında ne yapması gerektiğini umreci bilmelidir. Mekke’ye geldik otele yerleştik, akşama ilk görev için tavaf ve sa’y yapmaya gideceğiz. Ama umrecilerden birisi izar ve ridayı çıkarmış olduğunu gördüm. Sorduğumda Mekke’ye geldik çıkarmamız gerekmiyor mu? cevabını verdi. Bu ve benzeri örnekleri çoğaltmamız mümkündür. Şurası muhakkak ki her ibadet için bütün olarak özelde de kutsal topraklara gelecek olanlara yönelik bilgilendirme ve eğitimi aksatmadan devam etmeliyiz. Yine nafile tavaf yapmayı teşvik ederken de sadece sayılara takılı kalınmamasını hatırlatmalıyız.
İbadetin Hayata Yansıması
İbadetler bizi inşa eder. Eksiklerimizi tamamlar. Bize istikamet verir. İbadetler bizi hem madden hem de manen temizler. Umre yolculuğunda kullandığımız mekanlar başta olmak üzere attığımız her adımda temizlik, nezaket ve başkalarına yardımcı olma gibi her zaman yapmamız gereken ama bu yolculukta daha dikkatli olmamız gereken hususları ısrarla takip etmeliyiz. Otellerde oda kullanımında, odalara giriş ve çıkışlarda ve diğer mekanlarda mahremiyet gibi temel konularda hassasiyet daha fazla olmalı değil mi? Otel lobisinde istirahat edenlerin oturup-kalkmaları, birbirlerine yer vermeleri ve karşılıklı nezaketleri ibadetin / umrenin kazanımlarını gösterir şekilde olmalıdır.
Ziyaret yerleri ile alakalı da gerektiği kadar bilgilendirme yapılmalı. Çok detaylar insanımızın zihninde kalmıyor. Siyer konuları anlatırken olayın yaşanmış şekli önemlidir. Ama daha çok Efendimiz (sas) ‘in hayatından o bölümün bize bakan yönü nedir? Soruna cevap aranmalı değil mi? Bedir Gazvesinin yaşandığı yerin ziyaret programına alınması güzel olmuş. Bedir, Uhud ve Hendek gibi tarihin önemli kırılma noktalarında yaşananlarla beraber bize bakan yönlerini iyi değerlendirmeliyiz.
Medine’de ravza ziyareti konusunda bir sıkıntı yaşandığında ziyaret yapamayan umrecilerimiz çok üzülüyor. Elbette hepimiz iki rekât namaz kılıp bir miktar dua etmek istiyoruz. Ama ravzayı kalbimizde taşımak ve ravzayı memleketimizi götürmek gerekmiyor mu? Çünkü Efendimiz (sas) ‘in minberim ile kabrim arası diye işaret buyurduğu mekan sınırlıdır. Ama ravzanın bize öğrettiği bir ders / mesaj olmalı değil mi? Umre için haremeyne gelenler olarak şöyle düşünsek: Her kim dünyada cennet arıyorsa bu Efendimiz (sas) ‘in minberinden irad buyurduğu hutbeleri ile hane-i saadetlerine tabi olmaktan geçer. İşte ashabın güzelliği ve üstünlüğü de buradan geliyordu. Onlar (Allah hepsinden razı olsun) hem minberinden gelen buyruklara ( Kur'an-ı Kerim ) hem de hane-i saadetlerinden gelen (sünnet) buyruklara sımsıkı sarılmışlar ve dünyalarını cennet yapmışlardır.
Kâbe’de Kıbleyi Aramak
Bir hikâye: Hârun Reşîd, Behlûl-i Dânâ’ya sormuş: "Behlûl nereden geliyorsun?" demiş, "Cehennemden" demiş. "Niye gittin?". "Ateş almaya gittim". "Ne oldu?". "Bulamadım" demiş. "Allah Allah cehennemde ateşle olur". "Ben de öyle biliyordum, gittim oraya, cehennemin malikine sordum, dedi ki, 'Burada ateş yoktur, herkes dünyadan ateşiyle buraya gelir' dedi".
Bu kıssayı umreye uyarlar isek Kabe de ne var? sorusuna cevap ne aradığınız ile ilgilidir. Yani kulluk şuuru ve bilinci ile alakalıdır. Bu açıdan yola çıkmadan önce temel bilgiler sonrasında da bu bilgileri hayata aktarma ve anlamlandırma da nasıl yol alınacağına bakmak gerekir. Bu itibarla ben namaz ibadeti ve bilincinin çok önemli olduğunu gözlüyorum. Hayatın her alanına yansıyor. Memleketinde namaz konusunda dikkatli ve titiz olanların buralardaki hissiyatı ve istifadesi sanki daha yüksek oluyor. Kabe’de namaz kılarken bile metaf alanı dışında kıbleyi yanlış duranları görebiliyorsunuz ve üzülüyoruz. Mübarek beldelerde elbette Müslümanların eksiklerini aramak için gitmiyoruz. Ama temel konularda eksiklik görünce çok üzülüyoruz. İşte o zaman ibadet bilincinin bir hayat düsturu olarak yeterince anlaşılmadığını anlıyoruz. Mübarek beldeler bizi inşa etmeli. Bu kutlu yolculuk sebebiyle eksiklerimizi tamamlamalıyız. Çünkü umre için çıkılan yolculuk sıradan bir gezi değil, ziyarettir. Ziyaretin bir mehabeti vardır. Ziyaret edilen mekânın bir ruhu ve dili vardır. Umre gibi özel bir ibadette ise bu daha çok yoğundur. İbadet ruhu dikkat edilmez ise korkarım sıradan turistik bir geziye döner. Rabbim ibadet bilinci ve şuuru ile umre yapmayı herkese nasip eylesin.