Şudur cihanda benim en beğendiğim meslek:
Sözüm odun gibi olsun, hakikat olsun tek. (M.Akif Ersoy)
Söz, sorumluluk ve emanettir. Sözün doğru olması esastır. Yalan günahtır. Müslüman başta şirk günahı olmak üzere kendisini kulluktan uzaklaştıracak sözlere dikkat eder. İmanına zarar verecek sözleri söylemez, söyleyemez. Yalan, gıybet, alaya almak, iftira ve lakap takma gibi günah içeren sözlerden de kendisini korur (Hucurât,49/11-12). Aile içi, akrabalık, komşuluk ve her türlü insani ilişkilerinde ise doğru sözlü olması asli görevlerindendir.
Ya hayır söylemek ya da susmak Müslümanın şiarıdır. (Müslim, Îmân, 74) Yine Peygamber Efendimiz (sa) ‘in Müslümanı tarif ederken kullandığı şu ifade ne kadar da önemlidir. Şöyle buyurmuşlardır: "Dilinden ve elinden (gelecek kötülükler konusunda) Müslümanların güven içinde oldukları kimse!" (Buhârî, Îmân, 5; Müslim, Îmân, 66). Diliyle incitmenin kötülüğünü ifade için atalarımızın dil yarası ve kılıç yarası uyarısı da çok manidardır. Bu sebeple Müslüman kişi bilir ki; yakınlarımızın aleyhine de olsa doğru sözlü olmak Kur'an-ı Kerim’in bize öğrettiği temel ahlaki değerlerdendir: (Birisi hakkında) konuştuğunuz zaman yakınınız bile olsa adil olun...” (Enam,6/152)
Sözü Yerinde, Zamanında Söylemek
Anne-babanın evladına, öğretmenin öğrencisine, komşunun komşuya, esnafın müşteriye kısaca her birimiz bir diğerine sözü zamanında ama doğru olan sözü zamanında ve yerinde söylemesi önemlidir. Girdiği sınavda notu düşük olan çocuğuna dersini çalışmasını söylemesi önemlidir. Ama en azından bu sınav için geç kalmıştır.
Günü kurtarmak, gönül kırmamak, akraba veya dost olmak gibi gerekçelerle yutkunduğumuz zamanlar vardır. Bu sebeple dost acı söyler atasözünü bir kez daha düşünmeliyiz. Yani dostun söylediği bazen canımızı acıtabilir. Ama gerçek dost yerinde ve zamanında sözünü söylemelidir.
Hiç şüphesiz insan olarak hepimizi etkileyen dünyevi sebepler vardır. Unutmayalım ki, ahiret yurdunda herkes hesabını kendisi verecektir. “Size bir uyarıcı gelmemiş miydi?” (Mülk,67/8) sorusuna ilahi daveti işitip itibar etmeyenlerin şöyle cevap vereceği bildirilmektedir: "Evet, doğrusu bize bir uyarıcı (peygamber) gelmişti.“ (Mülk,67/9). Ama yalanladıkları ve itibar etmedikleri için sıkıntı ile baş başa kalacaklar.
Belki daha da zor olanı ise Müslüman olarak her birimizin ortak sorumluluğu olan davranışlar karşısında sözümüzün nasıl olduğudur. Her Müslümanın “söz”ünün doğruluğu Kur’an ve sünnet ile ölçülür. Yani “söz” Kur’an ve sünnete aykırı ise muteber değildir. Kur'an-ı Kerim bize peygamberlerin hayatlarından haber verir. Bu bilgiler elbette ki bize bir hatırlatma ve eğitimdir. Mesela İbrahim (as) babası ve kavmine açık uyarılarda bulunmuş. Kur'an-ı Kerim şöyle haber vermektedir: "İbrâhim, babası Âzer’e, “Putları tanrılar mı sayıyorsun? Doğrusu ben seni de kavmini de apaçık bir sapkınlık içinde görüyorum” demişti.” (En’âm,6/74). Musa (as) dönemin idarecisine gidip açıktan sözünü söylemiş.
Peygamberler sözü doğru olarak ve zamanında söylemişlerdir. Çünkü bu onların asli görevi idi. Başka türlüsü de zaten olamazdı. Onların izinden giden iman edenler, âlimler, düşünürler ve yazarlar da bu yol üzere hareket etmeye çalışmışlardır. İlim ehlinin ve sorumluluk taşıyan her Müslümanın sorumluluğu sözü doğru söylemek ve zamanında hatta yerinde söylemektir. Bu başta Rabbimize karşı sorumluluğumuzu yerine getirmektir. Ama kendimize ve yaşadığımız zamana ve insanlara da sorumluluğumuz olduğunu unutmayalım.
Dokuz Köyden Kovulmak
Asr suresi hakkı tavsiye ve son olarak da sabrı tavsiye ile biter. Çok manidardır. Doğruyu söylemek bazen en yakanlarımızdan bile ummadığımız olumsuz tepkileri getirebilir. Unutmayalım ki Peygamber Efendimiz (sa) tebliğe başladığında diğer insanlarla birlikte bazı yakınları da kendisine karşı çıkmıştı. Ve sonunda Mekke’den hicret etmek durumunda kalmıştı. Doğruyu / doğruları söylemenin bir karşılığı vardır. Bizdeki bunun en güzel karşılığı dokuz köyden kovulmaktır. Ama iman ile yoğrulmuş olan tarihimiz bize doğru sözün karşılığı yalan için de güzel şeyler öğretmiştir. Biz yalanı kökünden kazımakla görevliyiz. Sadece kişisel işlerimiz değil, toplumu ilgilendiren konularda yerinde ve zamanında söz söylemek bir erdemdir. Tarihe not düşmektir.