Diyanet İşleri Başkanı Erbaş Yeni Zelanda’da terör saldırısının yaşandığı camileri ziyaret etti. 

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Yeni Zelanda’nın Christchurch şehrinde 15 Mart 2019 tarihinde cuma namazı sırasında meydana gelen terör saldırısında 51 kişinin şehit olduğu, bir o kadar Müslüman vatandaşın da yaralandığı Linwood ve El Nur camilerini ziyaret etti.

Öncelikle 51 Müslümanın şehit olduğu Linwood Camii’ne gelen Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, ikindi namazını kıldırdı.

Saldırı esnasında büyük hasar gören camide incelemelerde bulunan Erbaş, din görevlisinden saldırı anında yaşananları dinledi.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş terör saldırısının yaşandığı bir başka cami olan El Nur Camii’ni de ziyaret ederek kalabalık bir cemaate akşam namazını kıldırdı.

Namazın ardından cemaate hitap eden Erbaş, konuşmasına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın selamını ileterek başladı ve geçmiş olsun dileklerini iletti.

“Bu camide bir ay önce büyük bir acı yaşadık. 51 kardeşimiz bu camide ve diğer camide, cami dışındaki yerlerde şehit oldu. Şehit kardeşlerimizi anmak sizlere ve şehitlerimizin yakınlarına sabır dilemek, başsağlığı dilemek için Türkiye'den buraya geldik.

Buraya gelmek üzere yola çıkmadan birkaç saat önce, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan Bey'e ısmarlaşmak için gittim. Sizlere çok selam söyledi, size selamları var.

Biz biliyoruz ki, şehitlik peygamberlikten sonra insanoğluna nasip olan en yüce, en yüksek mertebedir. Rabbimiz Kur’an-ı Kerim'de buyuruyor ki, ‘Allah yolunda şehit olanlara ölüler demeyiniz, bilakis onlar diridirler ve Rablerinin katlarında rızıklandırılırlar.’

“Allah'ın mescidinde O’na ibadet ederken öldürülmek, şehitliğin en yüce mertebelerinden birisidir”

Allah'ın mescidinde O’na ibadet ederken şehit edilmek, şehitliğin en yüce mertebelerinden birisidir. Onun için bu kardeşlerimiz inşallah şehit oldular ve biz onların şehadetlerine şahidiz.”

“Şehit eden katili ve o katilin arkasındaki güçleri, örgütleri şiddetle kınıyoruz.” ifadesini kullanan Başkan Erbaş, şöyle devam etti:

“82 milyonluk Türkiye olarak şehitlerimize dua ediyoruz. Sizlerin arkasındayız, sizlere dua ediyoruz, geçmişlerimize dua ediyoruz ve bütün varlığımızla ve bütün milletimizle birlikte yanınızdayız.

Bir Müslümanın ayağına bir diken bile batsa ondan dolayı diğer Müslümanların acı çekmesi gerekiyor. Bir vücudun bir azasına, bir organına acı dokunduğu zaman bütün organları hissediyorsa 16 bin kilometre uzakta da olsa Yeni Zelanda'da Müslüman kardeşlerimizin acısı her zaman bizim acımızdır.

Rabbimiz bütün müminlerin kardeş olduğunu bildiriyor. Biz inşallah kıyamete kadar kardeşliğimizi devam ettireceğiz ve bunun için, kardeşliğimizin devam etmesi için ne gerekiyorsa elimizden geleni yapacağız.”

İslam dünyasına ve Müslümanlara kurulan tuzakların olduğunu dile getiren Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Müslümanların bu tuzaklara karşı birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmesi gerektiğini söyledi.

Erbaş sözlerini şöyle sürdürdü:

“Müslümanlar olarak birliğimizi beraberliğimizi devam ettirmekle birlikte, Müslümanlar için kurulmuş olan bazı planlar karşı da her zaman tedbirimizi almak zorundayız

Tedbirimizin yolunu Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'inde gösteriyor: ‘Hepiniz toptan Allah'ın ipine sarılınız, tefrikaya düşmeyiniz, parçalanıp bölünmeyiniz, fitneden uzak durunuz.’

“Farklılıklarımız bizim için birer zenginliktir”

Dolayısıyla Müslümanlar arasındaki ufak tefek bazı farklılıkları hiçbir zaman ayrılık sebebi yapmamalı, bunları zenginlik olarak görmeliyiz. Farklılıklarımız bizim için birer zenginliktir.

“İslam barış anlamına gelen bir dindir”

İslam barış anlamına gelen bir dindir. Dolayısıyla biz sadece Müslümanların kendi aralarında değil, bütün insanlığı barışa davet eden bir medeniyetin mensuplarıyız.  Rabbimiz buyuruyor ki, ‘Ey iman edenler! Hepiniz toptan silme giriniz.’ İslam'a yani barışa yani kurtuluşa giriniz. ‘Şeytanın tuzaklarından, hilelerinden uzak durunuz, onlara aldanmayınız Çünkü o sizin için en büyük düşmandır.’

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, El Nur Camii’nde yaptığı konuşmasını, bütün insanlığa yaptığı şu çağrı ile sonlandırdı:

“Hep birlikte barış için çalışmak zorundayız. Bu tüm insanlığın ortak bir derdidir. Barışı engellemeye çalışan insanlar, terör örgütleri, teröristler hepimizin ortak düşmanıdır. Özellikle mescitlerin, mabetlerin, hangi dinin mabedi olursa olsun bizim medeniyetimiz, bizim inancımız o mabetlerin masuniyetini yani dokunulmazlığını ortaya koymuştur, dokunulmazlığına hükmetmiştir. Bizim dinimizde bütün mabetlerin dokunulmazlığı vardır. Savaşta dahi herhangi bir dinin; hangi din olursa olsun, mabetlerde ibadet eden insanlara, din adamlarına dokunmak yasaktır bizim inancımıza göre. 

Ben buradan özellikle 15 Mart'ta bu camide ve diğer camide katliam olduktan sonra özellikle Yeni Zelanda Cumhurbaşkanı, Başbakanı, bütün yetkililer ve Yeni Zelanda'nın vatandaşlarına bu olay karşısındaki tavırlarından dolayı teşekkür ediyorum.  Bütün dünyaya örnek oldular. Nerede olursa olsun bu tür olaylar inşallah bir daha yaşanmaz ama olursa, nerede olursa olsun herkesin bu olayların karşısında olması gerekiyor. İnsanlık, insan olmak bunu gerektiriyor. Çünkü Hz. Ali'nin ifadesi ile ‘Biz ya dinde kardeşiz, ya da hilkatte eşiz, yaratılışta eşiz.’  Peygamber Efendimizin Veda Hutbesi'nde buyurduğu gibi ‘Ey insanlar! Hepiniz Âdem'densiniz. Âdem de topraktandır. Beyazın siyaha, siyahın beyaza, Arap'ın Arap olmayana, Arap olmayanın Arap'a hiçbir üstünlüğü yoktur. Allah indinde en üstününüz, takva itibarıyla üstün olanınızdır.’  Ben tekrar şehitlerimize rahmet diliyorum, yaralılarımıza şifalar diliyorum.”