Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, Gazzelilere yönelik tehcir planına yönelik toplandı.
Toplantıda alınan kararlarda tehcir planına tepki gösteren Kurul, Filistin’de uzun yıllardır süregelen zulüm, işgal, sürgün ve soykırıma karşı bütün Müslümanların ortak tavrının çerçevesini genişleterek güçlendirmesi gerektiğine vurgu yaptı.
Toplantı sonrası alınan kararların “Gazze’de Devam Eden İşgal, Soykırım ve Sürgün Hakkında” başlığıyla yer aldığı açıklamada, şunlar kaydedildi:
“Yaklaşık bir asır önce Filistin topraklarında haksız ve hukuksuz bir işgal başlamış, bu durum; sistematik olarak baskı, işkence, sürgün ve katliamlarla devam etmiş ve 7 Ekim 2023 sonrası çok farklı bir boyut kazanmıştır. Dini, ahlaki ve insani değerler ile uluslararası hukuk normları ayaklar altına alınarak Gazze’de insanlık dışı büyük bir katliam ve soykırım işlenmiştir. Çocuk, kadın, yaşlı ve hasta ayrımı yapılmaksızın topyekûn bir halk hunharca hedef alınmış, on binlerce insan katledilmiş, yüz bini aşkın sivil yaralanmış; masum insanların gıda, su, elektrik, barınma ve tedavi gibi temel insani hakları kasten ve insafsızca engellenmiştir. Zulüm, her geçen gün şiddetini artırmış, sivil yerleşim yerleri, ibadethaneler, okul ve hastaneler ağır bombardımana tabi tutulmuş ve korkunç bir yıkım gerçekleştirilmiştir. Dünyanın gözü önünde meydana gelen ve her bakımdan suç oluşturan bu durum ortadayken; bir de Gazzelilerin, kendilerine ait öz vatanlarından koparılarak başka ülkelere sürgün edilmesi gibi akla, dini-insani değerlere ve evrensel hukuk normlarına aykırı planlar gündeme getirilmiştir. Bütün bu eylem ve girişimler başta Müslümanlar olmak üzere tüm vicdan sahipleri tarafından karşı çıkılması gereken zulüm ve insanlık suçu oluşturmaktadır.
İslam dini, başka bir şart aramaksızın sadece insan olduğu için her bireyin hayat ve mülkiyet hakkının dokunulmazlığı gibi temel haklara sahip olduğunu esas olarak kabul eder. Nitekim İslam, haksız yere bir insanı öldürmeyi, insanların tamamını öldürmek kadar ağır bir suç olarak görmüştür. Aslında bu esas, bütün dinlerin ortak hükmüdür. Bu durum insan hakları evrensel beyannamesinde de teminat altına alınmış olup bütün uluslararası hukuk normları buna göre düzenlenmiştir.
Bütün bunlar dikkate alındığında İslami ve insani açıdan şu hususlar önem arz etmektedir:
1. Gazze başta olmak üzere bütün dünyada katliamı ve soykırımı önlemek, zulme maruz kalanlarla tam bir dayanışma içerisinde olmak, hak ve adalet uğruna çalışmak İslami ve insani bir yükümlülüktür.
2. Filistin topraklarının haksız ve hukuksuz bir şekilde işgal edilmesinin, süregelen baskı, sindirme, öldürme ve sürgünlerle işgali kalıcı hale getirme çabalarının hiçbir meşruiyeti yoktur.
3. Zalime ve işgalcilere doğrudan ya da dolaylı her türlü destek, dinen ve ahlaken vebal oluşturur. Bu tür davranışlardan kaçınılmalı ve bu tutum hassasiyetle sürdürülmelidir. Zira zulme destek, zulümdür.
4. Bu zulüm, işgal, sürgün ve soykırıma karşı bütün Müslümanlar ortak tavır çerçevesini genişleterek güçlendirmelidir.
5. Filistin halkına karşı işlenen bu vahşeti durdurmak için İslam dünyasının bütün kurum ve kuruluşları her türlü imkanını seferber etmelidir.
6. Gazze’nin yeniden imar edilerek asıl sahipleri olan Filistin halkına teslim edilmesi yönünde gerekli adımlar bir an evvel atılmalıdır.”