İman ve istikamet üzere yaşamak

Allah Teâla, yaratılmışların en şereflisi olan insanı yeryüzünde halife kılarak kendine muhatap kabul etmiştir. Huzurlu bir hayat için onu akıl ve irade gibi iki büyük nimetle süslemiş, peygamberler ve kitaplar göndererek de ona dosdoğru yolu göstermiştir. İşte bu yol, imanın rehberliğinde, ibadet ve ahlakın güzelliğinde, sınırları bizzat Cenab-ı Hak tarafından çizilen ve istikamet üzere yürünen yoldur. İstikamet, imanı, ibadeti, ahlakı, sosyal ve ticari ilişkileri hasılı hayatın her anını ve alanını kuşatan bir kavramdır. İmanda istikamet, Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmamaktır. İbadette istikamet, “Ey Rabbimiz! Ancak sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz.” (Fâtiha, 1/5) ayeti gereği yalnızca Allah’a kulluk etmektir. İstikamet, Rabbimizin “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol.” (Hûd, 11/112) emrine uygun bir ömür geçirmektir. Allah’ın koyduğu helal ve haram ölçülerine titizlikle uymaktır. Hasılı istikamet, hesabı verilebilir bir hayat yaşamaktır.

---

Bir Ayet: “...Ey gökleri ve yeri yaratan! Dünyada da ahirette de beni yöneten, himaye eden sensin...” (Yûsuf, 12/101)