İslam’ın Çağlar Aşan Çağrısı: Ezan

Milletler sembolleriyle ayakta durur ve varlıklarını devam ettirirler. İslam ümmetinin de kendine özgü sembolleri vardır ki biz bunlara “şiâr” diyoruz. Bunlar, bize tevhidi ve Rabbimize layık bir kul olmamız gerektiğini hatırlatan nişanelerdir. Bu nişanelerden biri de ezandır. Ezan, insanlığı Allah’a kul olmaya çağıran nebevi bir nidadır. Tevhidin gür sedasıdır. Müezzin, Allah’tan başka ilah olmadığını, Hz. Muhammed’in son peygamber olduğunu günde beş defa insanlara ezanla hatırlatır. Rabbimizin rahmetine ve affına ezanla davet eder. Huzura ve kurtuluşa, güvene ve barışa ezanla çağırır. Ezan, ümmetin birliğinin ilanıdır. Ümmet-i Muhammed’in evrensel parolası ve ortak değeridir. Onu bugün okunan şekliyle bize bizzat Peygamber Efendimiz öğretmiştir. “Kim gönülden inanarak okunan ezanı tekrar ederse cennete girer.” (İbn Hanbel, II, 352) hadisinde ifade edildiği üzere ezan, bize cennet muştusudur. Minarelerden gönüllerimize yansıyan, hayatımızın her alanını kuşatan eşsiz bir değerdir.


Bir Hadis: "Sabah ya da akşam, Allah yolunda (yapılacak) bir sefer, dünyadan ve içindekilerden daha hayırlıdır!" (Buhârî, Cihâd, 5)


Greenwich saati ile 02.02’de Ru’yet olacak ve hilal ilk defa Büyük Okyanus’ta görülecek."