Komşularımız kendi ev halkımızdan sonra yüzlerini en çok gördüğümüz ve bize en yakın olan insanlardır. Fiziki anlamda uzakta olan akrabalarımızdan bile daha yakın ve önceliklidirler. Komşular her an yüz yüze baktıkları için karşılaştıklarında karşılıklı güler yüz göstermeleri, selamlaşmaları, birbirlerinin yardımına koşmaları komşuluk hukukunun ve ahlakının gerekleridir. Kur’an-ı Kerim, kendilerine iyilik yapılacakları, ana-baba, akraba, öksüzler, yoksullar, yakın komşu ve uzak komşu… diye saymaktadır. (Nisâ, 4/36) Ayet-i kerimede geçen iyilik (ihsan) kelimesi, komşuların sevincini ve acısını paylaşmayı, onlarla iyi geçim içinde olmayı, komşularına eza cefa vermemeyi, komşularının hak ve hukukunu korumayı içermektedir. Dilimizde atasözü olarak kullanılan “Komşu hakkı Tanrı hakkı” sözü bu ayet-i kerimenin kültürümüze yansımasının özetidir. On sekizinci asır şairlerinden Zarîfî Ahmed
Baba da bir beytinde şöyle demiştir:

“Lokma-i tâhir olar kim yediler,
Komşu hakkı Tanrı hakkı dediler.”