Marifetullah: Allahı bilmek

İrfan sahipleri “Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.” (Zâriyât, 51/56) mealindeki ayette geçen “ibadet etsinler” ifadesini, “beni tanısınlar” şeklinde yorumlayarak ilim ve kulluğun başlangıcını marifet olarak görür.

Kulluğun başlangıcı marifettir, yaratan ve sayısız nimetler ihsan eden Cenab-ı Hakk’ı tanımak ve sevmektir; sonu ise O’na kullukta fani olmaktır. Kul, Allah’ı bildiği ve tanıdığı nispette sever, O’ndan korkar. Ümitle O’na bağlanır ve tevekkül eder. O’nun zikriyle meşgul olur, O’ndan haya eder ve O’na kavuşmayı özler. Marifeti kadar O’na hürmet ve saygı gösterir.

Hikmet ve marifetin başlangıcı ilimdir. Nitekim arifler, “İlimsiz marifet muhal, marifetsiz ilim vebaldir.” demiştir. Hikmet ve marifetin başı ise Allah korkusu olup, hikmete ermek ve marifete ulaşmak nefsin arındırılmasına bağlıdır. Nefsani duygulardan sıyrılamayan, kendini aşamayan, öfkesini kontrol edemeyen insandan hikmet ummak ve onun marifete ermesini beklemek mümkün değildir.