Medeniyetin bir tezahürü: Şifahane
Allah’ın insana emanet ettiği en önemli nimetlerden biri sağlıktır. Yaratılmışların en şereflisi olan insanın bu nimeti koruyabilmesi için kadim zamanlardan günümüze tedavi yöntemlerine hep önem verilmiştir. Dârülmerza, dârülâfiye, dârüşşifâ, dârüssıhha, şifâhâne, bîmârhâne, tımarhane, hastahane... Bunlar, hastaların şifa bulması amacıyla gece gündüz canla başla gayret gösterilen mekanlara geleneğimizde verilen isimlerden bazılarıdır.
İslam tarihinde ilk şifahanenin Hz. Peygamber tarafından, Hendek Gazvesi sırasında yaralanan Sa‘d b. Muâz ve diğer yaralılar için seyyar hastahane olarak kurulduğu kaynaklarda yer almaktadır. İnsana gösterilen saygının, verilen değerin bir gereği olarak farklı coğrafyalarda çeşmeler, ibadethaneler, eğitim kurumları, kervansaraylar gibi pek çok yapı inşa eden ecdadımız sayısız şifahaneyi de rengine, diline ve inancına bakmaksızın insanların hizmetine sunmuştur. Milletimiz geçmişten günümüze pek çok alanda olduğu gibi bu hususta da insanlığa örnek olmuştur.