DİYANET eKİTAP

Namaz ve Kur'an - eKitap

“Namaz ve Kur’an”, son semavi kitabın tercümesini aslının yerine koyup ona ait bütün fonksiyonları tercümesine de yükleme yönünde yapılan girişimlerin bir meyvesi olarak İstanbul Göztepe Camii İmam Hatibi Cemalettin Efendi’nin tercüme ile Cuma namazı kıldırması üzerine kaleme alınmıştır.

Abone Ol

HAZIRLAYANIN ÖN SÖZÜ

“Namaz ve Kur’an”, son semavi kitabın tercümesini aslının yerine koyup ona ait bütün fonksiyonları tercümesine de yükleme yönünde yapılan girişimlerin bir meyvesi olarak İstanbul Göztepe Camii İmam Hatibi Cemalettin Efendi’nin tercüme ile Cuma namazı kıldırması üzerine kaleme alınmıştır.

Eserin kaleme alındığı sırada müellif Ahmet Hamdi Akseki Diyanet İşleri Reisliği Müşavere Heyeti üyesidir. Müellif böyle bir çalışmaya girişme gerekçesini yazdığı “İfade” ve “Birkaç Söz” başlıklı ön söz denemelerinde ortaya koymaktadır. Buna göre İstanbul Göztepe Camii İmam Hatibi Cemalettin Efendi Kur’an’ın tercümesi ile namaz kıldırmaya teşebbüs etmiş, bunun üzerine Diyanet İşleri Reisliği adı geçen görevlinin görevden alınmasına karar vermiştir. Diğer yandan Diyanet İşleri Reisi Şerafeddin Yaltkaya, müellif Ahmet Hamdi Efendi’yi hem bu kararı açıklamak hem de konu hakkında dinî hükümler ile fakih ve müçtehitlerin görüşlerini inceleyip ortaya koymak amacı ile bir çalışma yapmakla görevlendirmiştir. Müellif de elinizdeki bu eseri hazırlayarak bir kopyasını Reis’e sunmuştur.

Kendisi de namazın Kur’an-ı Kerim’in tercümesi ile kılınabileceği kanaatini taşıyan Şerafeddin Yaltkaya bir gün müellife:

— Hamdi Efendi, yukarıdan çok ısrar var. Başka birini tavzif etsek yüzüne gözüne bulaştırır, beceremez. Sizin bu konulardaki vukufunuz ve halk nazarındaki itibarınız herkesçe kabul edilmektedir. Bir rapor hazırlasanız da bu işi artık bitirsek, demiş. Bir süre sonra Akseki’nin takdim ettiği raporu okuyan Yaltkaya:

— Hamdi Efendi’ye bir iş havale ettik, karşımıza demir leblebi ile çıktı. Artık bunu kimse aşamaz’ demiş. (Bkz. İrfan Yücel, Diyanet Aylık Dergi, Ekim 2009, Sayı 226, 45)

“Namaz ve Kur’an”ın, son şeklini alıncaya kadar dört aşamadan geçtiği anlaşılmaktadır.

Eserin bir metin olarak ortaya çıkışı müellifin el yazması nüsha üzerinde verdiği bilgiden anlaşıldığına göre 1344/1926 yılında gerçekleşmiştir.

Fotokopisi müellifin özel kütüphanesinin Diyanet İşleri Başkanlığı Kütüphanesi’nde yer alan kısmında 1295 numarada kayıtlı zarf içinde bulunan bu ilk müsvedde, metin sunuş yazıları (takrizler) hariç 47 sayfadan oluşmakta, sunuş yazıları ise 5 sayfa tutmaktadır. Kapak sayfasının üst kısmında “Aksekili Sadr-ı Esbak Yeğen Paşa kütüphanesine. 19 Teşrin-i Evvel, 1930/24 Cumâda’l-ûlâ 1349, Ahmet Hamdi, Akseki-Sülles Nahiyesi” notu yer almaktadır. (Sülles’in bugünkü adı “Güzelsu”dur.) Nüshanın aslına ulaşabilmek ümidi ile adı geçen kütüphaneye başvurmak istediğimizde, kütüphanenin Akseki’ye taşındığını ve orada da eserin kaydına rastlanmadığını öğrendik. Öyle anlaşılıyor ki müellif yazdıklarını temize çekince müsvedde üzerine yukarıda işaret edilen bağış notunu yazmış ancak eseri adı geçen kütüphaneye ulaştırma fırsatı bulamamıştır.

İkinci Aşama: İlk metin, üzerinde çalışılıp geliştirilerek ciltli bir deftere yeniden yazılmıştır. 26x19.5 cm boyutlarında ve otuz varaktan ibaret defterin mukavva kapakları cilt bezi ile sırtı ise meşin ile kaplıdır. “Namaz ve Kur’an” defterin ilk on sekiz sayfasında yer almaktadır. Bu kısımda sayfaların iki yüzü de kullanılmıştır. (Kalan on sayfada ise, yine müellifin kendi el yazısı ile yazılmış “Hızır Aleyhisselam” adlı eser yer almaktadır. Bu kısımda varakların sadece “a” sayfaları kullanılmıştır. Defterin son iki varağı ise boştur.)

Eser için “Birkaç Söz” ve “İfade” başlıklı iki ön söz denemesi bu aşamada yazılmıştır. Siyah mürekkeple yazılı olan birinci metnin üzeri daha sonra kırmızı mürekkeple çizilmiş, aynı kalemle ikinci metin yazılmış fakat bunun da üzeri kurşun kalemle çizilmiştir. Biz yine de çalışmamızda müellifin bu ikinci metnini yazarın ön sözü olarak eserin başına almayı uygun gördük.

Bu aşamada ortaya çıkan metin üzerinde de ilk müsvedde nüsha üzerindeki 1344/1926 tarihi yer almaktadır. Bu durum, her iki metnin de aynı yıl içinde oluşturulduğu anlamına gelebileceği gibi, müsvedde metin esas alınarak, daha sonraki yıllarda ortaya çıkan metne de aynı tarih verilmiş olabilir.

Üçüncü Aşama: Müellif, ikinci aşamada ortaya çıkan metni çeşitli defalar okumuş; düzeltmeler, eklemeler yaparak, dipnotlar yazarak geliştirmiştir. Kullanılan farklı kalemler eserin müellif tarafından farklı zamanlarda en az üç kere gözden geçirildiğini göstermektedir. Bu gözden geçirmeler sırasında bazen küçük kâğıt parçalarına yazdığı notları metin üzerinde ilgili yere iğnelemiş ve notun gireceği yeri belirlemek üzere hem notun üzerine hem de metin üzerine birtakım işaretler koymuştur. Metin içinde işlenen fikri desteklemek üzere çeşitli tefsir, fıkıh ve fıkıh usulü kaynaklarından bazı metinleri orijinal şekilleri ile dipnot olarak aktarmıştır. Aktardığı bu metinlerin kaynağına sadece eser yahut yazar ve eser adı vermek sureti ile işaret etmiş, çok seyrek olarak da bilginin kaynakta yer aldığı bab ve fasılları göstermiştir. Müellif “Namaz ve Kur’an”da bu genel başlık ile 41. sayfadaki “Kur’an Nasıl Bir Kelamdır ve Neye Denir” dışında hiçbir başlığa yer vermemiştir. Mevcut başlıklar tarafımızdan konmuştur. Paragraflama konusuna gerekli özeni gösterdiği söylenemez.

Üzerinde çalışılarak elinizdeki kitabın ortaya çıkarıldığı ve eserin üçüncü aşamasını oluşturan müellif yazması bu nüsha Prof. Dr. Bünyamin Erul tarafından bir sokak kitapçısından satın alınarak ilim dünyamıza kazandırılmıştır.

Dördüncü Aşama: Bu aşamada eser Sebilürreşad’ın yeni alfabe ile çıktığı dönemde 1949 yılı II. Cildinin 34, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42 ve 44. sayılarında müellif adı zikredilmeksizin, “Namazda Kur’an Okumak Meselesi-Meselenin Esası Hakkında Dini ve İlmi Tedkikat” başlığı ile yayınlanmıştır.

Eserin Sebilürreşad’da yayınlanması sırasında orijinal metin müellifçe tüm dipnotlardan soyutlanmış, paragraflama yapılmış, gerekli görülen yerlere başlıklar konulmuştur. Bu aşamada müellif esere önemli miktarda eklemelerde bulunmuş, gerektiğinde bazı cümle ve paragrafları çıkarmış, yaptığı küçük müdahalelerle dilin daha anlaşılır hale gelmesine çalışmıştır. Sebilürreşad yayınında yapılan bu tasarrufları metin içinde köşeli paranteze alarak dipnotlarla gerekli açıklamaları yaptık. Köşeli paranteze alındığı halde dipnotta açıklaması bulunmayan ibareler tarafımızdan eklenmiştir.

Dergide yayınlanan metinde müellifin yapması mümkün olmayan ve müellif yazması metnin yer yer yanlış okunmasından kaynaklandığı anlaşılan bazı hatalar göze çarpmaktadır.

Müellif eserin baş tarafındaki ön söz ve takrizlerin yer aldığı sayfaları atlayarak asıl metnin başladığı sayfadan itibaren numaralandırma yapmıştır. Elinizdeki çalışmada ise ilk varaktan başlayarak orijinal metinde sayfaların bittiği yerler [1.a], [1.b] şeklinde işaretlendi.

Müellifin eserde yer verdiği ayet ve hadisler tercüme edildi, orijinalleri ise dipnotlar şeklinde verildi. Fakat metin içinde orijinallerini kullanıp dipnotta tercümesini verdiği ayetler tercüme edilmeksizin olduğu gibi bırakıldı, müellifin dipnotta verdiği bu ayetlere ait tercümeler de yerlerinde aynen korundu.

Dipnot şeklinde verilen orijinal Arapça alıntılar da tercüme edildi. Müellifin, kaynaklarına genellikle birer kelime ile işaret ettiği bu alıntıların kaynakları bulunarak açıkça gösterildi. Ulaşılamayan birkaç kaynağa ise dipnotlarla işaret edildi.

Eserin yayına hazırlanmasında, Sebilürreşad yayınındaki paragraf ve başlıklar bu çalışmaya aynen aktarıldı. Gerekli görülen yerlerde yeni paragraflar açıldı, başlıklar eklendi.

Dipnotlarda Sebilürreşad’a kısaca “Sebil” diye işaret edildi.

Çalışmanın yararlı olacağını ümid ediyor, müellif Ahmet Hamdi Akseki’yi rahmetle anıyoruz.

Doç. Dr. Halil ALTUNTAŞ

Ankara, 1 Ocak 2011