İslam dünyasında Kindî ile yola çıkan Fârâbî ile ile sistemleşen felsefe İbn-i Sînâ ile birlikte zirveye ulaşmıştır. İbn-i Sînâ bir sistem filozofudur. Sisteminde ve eserlerinde karşımıza çıkan tutarlılık onun felsefî dehasının bir ürünüdür. İbn-i Sînâ Tıp’dan Astronomi’ye; Felsefe’den Tefsir’e kadar geniş bir ilim yelpazesinde eser veren çok yönlü bir filozoftur. İslam dünyasında “Huccetü’l-Hak”, “Şerefü’l-Mülk”, gibi sıfatlarla tanınan İbn Sina, küçük yaşta Kur’an-ı Kerim’i öğrenip ezberler; matematik, edebiyat, fıkıh, mantık, felsefe ve tıp ilimlerinde kısa sürede söz sahibi olur. Ayrıca babasından da geometri, aritmetik, felsefe derslerini alır. Eserde bu çok yönlü eşsiz filozofun hayatı, eserleri, düşünce sistemi, felsefî merakı ve ilginç hayat hikâyeleri yer alıyor. Özellikle birçok insanın zihninde merak uyandıran “Metafizik Nedir? sorusuna İbn-i Sina’nın bakış açısıyla açıklık getiriliyor. İbn-i Sinâ’nın Tanrı ve sünnetullah anlayışı yanında, varlığının zorunluluğu, nedensellik, teklik, birlik/basitlik, ilim/akıl gibi konular geniş çaplı olarak ele alınıyor. Gazali’nin üç meselede İbn-i Sina’ya karşı ne kadar tutarlı olduğu tartışılırken fıkıh açısından şeriatın hikmet boyutuna, tefsir ilmi açısından ise duanın felsefi yorumuna dair Filozof’un görüşlerine yer veriliyor. Hikmet ve felsefeyi bir ilimler sitemi ve nazari açıdan insanı kemale erdirme aracı olarak gören filozof, dini de birey, aile ve toplumun dünyevi ve uhrevî saadeti için temel bir ihtiyaç olarak kabul etmiş ve nübüvvet kurumunu zorunlu görmüştür. Bu açıdan hakikat arayışında olanlara bir rehber olarak karşımıza çıkan “İbn-i Sina Eş-Şeyhu’r-Reis” isimli eser, onun kavram haritasını anlayabilmemiz ve günümüz dünyasının sorunlarına çözüm üretirken felsefeye ve dine bakış açısından yararlanmak, bir nebze de olsa ilim dünyamıza katkı sağlayacaktır.