TAKDİM
Divanlar; dilimizin, edebiyatımızın, zevkimizin, zarafetimizin, fikir ve gönlümüzün dışavurumunda, taşınmasında, aktarılmasında takdiri güç bir önemi haizdirler. Şairlerimiz divanlarında zihin ve gönül dünyalarını ifade ederken dilin zenginliklerini alabildiğine kullanmış, dili derinleştirerek fikrimize derinlik katmışlardır. Zaman zaman bu şiirlerde kendi iç dünyamızın yansımasını buluruz, bazen ruhumuza işleyen dokunaklı tasvirler yakalarız, bazen ufkumuzu genişleten açılımlara rastlarız. Bazen de şaire has, onun öznel alemine ilişkin ifadeler çıkar karşımıza. Öyle ki, bunlar şairin iç dünyasını, yaşadığı ortamı, ait olduğu mezhep ve meşrebin etkilerini yansıtan, her zaman anlayamadığımız, bazen ise kabul edemediğimiz anlamlardır. Bu anlamlar divanın ve şairin bütünlüğünün bir parçasıdır. Diyanet İşleri Başkanlığı, divan klasiklerini yayımlarken bu bütünlüğü zedelemeksizin, esere halel getirmeksizin yayımlamayı şaire ve esere karşı edebin gereği addetmektedir. Eserde serdedilen görüşler şairin kendine aittir. Başkanlığın sorumluluğu bu büyük mirası olduğu gibi aktarmaktır.

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI

ÖN SÖZ
Yunus Emre’yi kaynak alarak gelişen Bektaşî Edebiyatı’nın en önemli temsilcisi olan Kaygusuz Abdâl, Türk dili, kültürü ve Tasavvufî Türk Edebiyatı tarihi için son derece önemli olan 15’e yakın eserin şairi ve müellifidir. Bektaşî erkânı içinde yetişen şair, Menâkıbında verilen bilgiye göre, Elmalı’da yaşayan Hacı Bektaş-ı Velî silsilesinden Abdâl Mûsâ’ya intisap etmiş ve uzun müddet onun terbiyesinde ve hizmetinde bulunmuştur. Kaygusuz, seyr ü sülûkunu tamamladıktan sonra, tahminen H. 800/M. 1379-1398 yıllarında Hac farizasını yerine getirmek üzere yola çıkar ve Mısır’a varır. Orada bir süre kaldıktan sonra Hacca gider. Hac’dan dönüş yolunda Hicaz, Suriye ve Irak’ı dolaşarak tekrar Anadolu’ya döner. 1424-1430 tarihleri arasında Rumeli’ye giden Kaygusuz Abdâl, Edirne, Yanbolu, Filibe ve Manastır’ı ziyaret eder. Daha sonra muhtemelen Anadolu’ya (belki de Mısır’a) dönen Kaygusuz, tahmini olarak 1444 yılında vefat eder. Elmalı/Tekke köyündeki Abdâl Mûsâ türbesinde medfun olduğuna inanılmaktadır.

Kaygusuz Abdâl’ın tarihî hayatı konusunda ma’alesef yeterli bilgi mevcut değildir. Menkabevî hayatı ise, yaşadığı dönemden itibaren dilden dile nakledilerek, daha sonraları da yazıya geçirilerek günümüze kadar gelmiştir. Eldeki mevcut bilgilere göre Kaygusuz Abdâl, Alanya Beyi Hüsameddin Mahmud’un oğludur. O, bu özelliğinden dolayı, bazı şiirlerinde “Alaî (Alayî)” veya “Sarâyî (Saraya mensup)” mahlâsını, çoğu şiirinde de, “Kaygusuz Abdâl”, “Kaygusuz”, “Kul Kaygusuz” mahlaslarını kullanır. Kaygusuz, iyi bir tahsil görmüş, Arapça ve Farsça öğrenmiştir. Manzum ve mensur 15 kadar eserinin tamamı tasavvufî muhtevaya sahiptir. Vahdet-i vücûdu, esas olarak ilahî aşkı, yaratılışı, vahdeti, kesreti, insanı, vd. konuları işlediği şiirlerinde aynı zamanda yaşadığı tasavvufî tecrübeleri de derinlikli ve zaman zaman kapalı, remzî bir üslupla dile getirir.

Kaygusuz Abdâl, genellikle antolojilerde, ders kitaplarında, vd. yer alan hece vezniyle yazılmış şathiyeleri ile bilinir. Şathiye bilindiği üzere anlaşılması oldukça zor, herkesin anlayamayacağı, çok derin anlamlı felsefî şiirlerdir. Bu yönüyle Kaygusuz Abdâl eksik olduğu kadar hakkında yanlış hükümler verilmiş bir mutasavvıftır. Şiirlerine ve nesirlerine bir bütün olarak bakıldığında, Kaygusuz’un vahdet-i vücûd inancını bütün eserlerinde son derece derin işlediği görülecek; kullandığı kavramların düz anlamlarının arkasında ilahî aşkın, ilahî sırların, tecrübelerin olduğu anlaşılacaktır. Son derece irşadî ve terbiyevî bir üslupla yazılan şiirlerde anlam katları aralandıkça Kaygusuz’un ne denli güçlü bir dili ve tasavvufî tecrübesinin olduğuna tanık olunacaktır.

Çalışmamız, Anadolu insanının gönül mimarlarından birisi olan Kaygusuz Abdâl üzerinedir. Çağımız insanının irfanî yetkinliğe ulaşmasında bir kılavuz kişinin, Kaygusuz Abdâl’ın eserlerinden örneklerin sunulduğu bu çalışma gönül dostlarına yüzyıllar öncesinden dostça bir selamdır. Çalışmamızın ilk bölümünde Kaygusuz Abdâl’ın tarihî ve menkabevî hayatı, onun tasavvufî kimliği ve eserlerinin edebî özellikleri hakkında bilgi verildi. Daha sonra eserleri kısaca değerlendirildi. Daha sonra ise, çeşitli kütüphanelerde tespit edebildiğimiz Kaygusuz Abdâl’a ait yazmalardaki şiirler bir araya getirildi. Farklı yazmalardaki şiirler karşılaştırıldı, kritik edildi. Diğer yandan, Kaygusuz Abdâl’ın edebî ve tasavvufî kimliği ve kişiliğinin daha iyi ve doğru anlaşılması amaçlanarak müstakil eserlerinden kısa alıntılar yapıldı. Son bölümde okuyucunun şiirleri anlamada kullanabileceği küçük bir sözlüğe yer verildi.

Netice olarak, Tasavvufî Türk Edebiyatı içinde bir zümre edebiyatı olan Bektaşî Edebiyatı’nın kurucusu ve en önemli temsilcisi olan bir mutasavvıfın ahlakî, irşâdî ve terbiyevî özellikleriyle bizlere miras bıraktığı eserlerinden örnekler sunduk. Çağında Anadolu insanının manevî dünyasını besleyerek onların maddî dünyalarına, gündelik hayatlarına şekil vermelerinde ilham kaynağı olan Kaygusuz Abdâl’ın, günümüzün insanlarına da ilham kaynağı olacağına, onların da gönüllerini besleyeceğine inanıyoruz. “Kaygusuz Abdâl-Seçmeler” aşk ve gönül dostlarını Kaygusuz Abdâl gibi büyük bir mutasvvıfla tanıştırmayı hedefleyen bir çalışmadır.

Ulu bir dağdan alınarak kesilip, biçilip bir dolap hâline getirilen ulu bir çınar gibi, Abdal Musa’nın izinden yürüyerek değişen, dönüşen; değiştikçe, dönüştükçe de çevresini değiştiren, dönüştüren, özüyle, sözüyle, ameliyle ideal insanî özellikleri va’z eden bir mutasavvıf olan Kaygusuz Abdal’ın şiirlerinden bir seçme olan bu çalışmayla bunalan, kararan gönüllerin ihyasına bir nefes sunmaya çalıştık. Aşk ve gönül dostlarına aşk u niyâz ile ...

Prof. Dr. Mustafa SEVER

Kaygusuz Abdal Secmeler Epub3