ÖN SÖZ
Hayatımıza istikamet vermek üzere bizlere dini gönderen Yüce Allah’a hamd-ü senâ; âlemlere rahmet olarak gönderilen, dini bize tam olarak tebliğ eden sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed’e, onun âline ve ashabına ve onların yolundan gidenlere de binlerce salât-ü selam olsun. Yüce kitabımızda da ifade edildiği gibi bütün yaratılmışların en şereflisi olan insan, Rabbine kulluk etmek, bu kulluğun tezahürü olan ibadet görevini yerine getirmek üzere yaratılıp bu dünyaya gönderilmiştir.
وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْاِنْسَ اِلَّا لِيَعْبُدُونِ
“Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zâriyât, 51/56)
İbadetler, sağlıklı bir şekilde ifa edilirlerse anlam ve değer kazanırlar. Sağlıklı bir şekilde ifa edilmiş olmaları için de, ibadetlerin dinde belirlenen ölçü ve kurallara uygun bir tarzda ifa edilmeleri gerekir. Bu ölçü ve kurallar, ilmihal kitaplarında açıklamalı bir şekilde yer alırlar. Mensubu olduğu din hakkında bilgi sahibi olmak, her Müslümanın en başta gelen vecibelerindendir. Dinine bağlı olan her Müslüman, bunu vazgeçilmez en tabii bir ihtiyaç olarak kalbinin derinliklerinde hisseder. Yaşantısında dine yer vermeyen ve dinî hayatını mazbut bir şekilde yaşamayan insanların mutlu, huzurlu bir hayat sürmelerine imkân yoktur. Sağlam bir dinî kişiliğe sahip olan ve her iki cihan mutluluğuna kavuşmak isteyen bir insan; yüce dinimizin akaid, temizlik, ibadet, helal, haram ve muamelata ilişkin hükümlerini öğrenip gereğince hareket etmek ister.
İnsanların bu ihtiyaçlarına cevap vermek makamında bulunan din bilginleri, yaşadıkları çağlarda değerine paha biçilemeyecek birçok eser kaleme almışlardır. Eserlerini okuyarak feyizlerinden istifade ettiğimiz ve kendilerine şükran borçlu olduğumuz o büyük, abidevi şahsiyet sahibi insanların açmış oldukları çığırdan yürüyerek hazırlamış olduğumuz elinizdeki bu mütevazı çalışmamızda akaid, ibadet, helal, haram, şahsi hâller ve muamelata dair bilgileri siz okuyucularımıza anlaşılır, sade bir dille ve ilmî metodlara bağlı kalarak sunmaya gayret ettik. Adından da anlaşıldığı gibi Şafii mezhebini esas alan bu kitapta yer yer Hanefi mezhebinin görüşlerinden de bahsederek okuyucularımızın mukayese yapmalarına imkân verdik. Şafii mezhebine mensup Müslümanların çoğunluğu itikadda Eş’arî mezhebini benimsediklerinden dolayı Akaid bölümünde de Eş’arî mezhebini esas almakla birlikte yer yer Matüridi mezhebinin görüşlerine de değindik. Ayrıca iki mezhep arasındaki belli başlı farkları da özet mahiyetinde de olsa sıralayarak okuyucularımızın bu konuda özet bilgi edinmelerine imkân sağlamaya çalıştık.
Eğer bu eser mümin kardeşlerimizin sağlıklı dinî bilgiler edinmelerine vesile olacaksa, kendimi bahtiyar sayacak ve bundan mutluluk duyacağım. Yapılacak eleştiriler, hatalarımı düzeltmeme, daha iyiyi ve doğruyu bulmama vesile olacağı için, tarafımdan şükranla karşılanacaktır. Esasen yanlışların düzeltilmesi, daha iyinin ve güzelin bulunması için gerektiğinde yapıcı eleştirilerde bulunmak, sorumluluk sahibi ilim adamlarının vazgeçilmez bir görevidir. Çalışmak bizden, muvaffakiyet ihsan etmek de Yüce Allah’tandır.
Mehmet KESKİN
Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi