Mekke’nin kuzeybatısında Kâbe’ye en yakın Harem sınırı olan Ten’im, umre yapmak isteyenlerin en sık ziyaret ettikleri yerlerden birisidir. Hz. Aişe Mescidinin yer aldığı bu bölge ayrıca İslam tarihinde  iki sahabinin şehadetine de şahitlik etmiştir.

Zeyd b. Desine 

Medineli Hazrec kabilesinin Beyâzaoğulları koluna mensuptur.

Peygamberimiz (sas) hicretten sonra Hz. Zeyd’i Hâlid b. Bükeyr ile kardeş yapmıştır.

Hz. Zeyd, Bedir ve Uhud gazvelerine de katıldı. Uhud Gazvesi’nden sonra Adal ve Kāre kabilelerinden bir heyet Medine’ye gelerek Resûlullah’a kabilelerinde İslâmiyet’in yayılmaya başladığını ve kendilerine dini öğretecek kimselere ihtiyaç duyduklarını söyledi. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem, hicretin otuz altıncı ayında (Safer 4 / Temmuz 625) aralarında Zeyd b. Desine’nin de bulunduğu yedi (veya on) kişilik bir heyeti Âsım b. Sâbit’in başkanlığında yola çıkardı (Buhârî, “Cihâd”, 170, “Meġāzî”, 10, 13, 28; Ebû Dâvûd, “Cihâd”, 105). Heyetin bir vazifesi de Mekke yakınlarına kadar gidip Kureyş müşrikleri hakkında bilgi toplamaktı. Heyet, Hüzeyl kabilesi topraklarında bulunan Recî‘ suyuna ulaştığında Lihyânoğulları’ndan 100 kadar okçu ile karşılaştı.

Zeyd b. Desine, Hubeyb b. Adî ve Abdullah b. Târık dışındaki sahâbîler onlarla çarpışırken şehid oldu. Ardından Abdullah b. Târık’ı da öldüren müşrikler Zeyd b. Desine ile Hubeyb b. Adî’yi esir alıp Mekke’ye götürdüler ve Bedir’de öldürülen yakınlarının intikamını almak isteyen Mekkeliler’e köle olarak sattılar.

Zeyd b. Desine’yi Safvân b. Ümeyye satın aldı ve onu zincire vurarak hapsetti.

Hz. Zeyd hapiste kaldığı sürece geceleri namaz kılıp gündüzleri oruç tuttu. Putlar adına kesilen hayvanların etinden yemeyeceğini söyledi. Onun bu davranışını şaşkınlıkla izleyen Safvân, müşriklerin ileri gelenlerinden olup Bedir’de öldürülen babası Ümeyye b. Halef’in intikamını ondan almaya karar verdi. Arkadaşı Hubeyb gibi Zeyd de kendisine yapılan çeşitli eziyetlere katlandı ve dinini terketmedi.

Her ikisi de haram aylardan sonra öldürülmek üzere Harem sınırları dışındaki Ten‘îm (Ye’cec) mevkiine götürüldü. Zeyd öldürülmeden önce iki rek‘at namaz kılmak istediğini söyledi.

Namazdan sonra müşriklerin dininden vazgeçmesi halinde serbest bırakılacağı yönündeki sözlere iltifat etmedi.

Bu sırada yanına gelen Ebû Süfyân, “Ey Zeyd, Allah aşkına doğru söyle! Şimdi senin yerine Muhammed’in öldürülmesini, böylece evine dönmeyi istemez miydin?” deyince Zeyd şu cevabı verdi: “Yemin ederim ki şu anda ailemin yanına dönmek bir yana Muhammed’in ayağına bir diken batıp onu incitse gönlüm ona bile razı olmaz.” Bu cevap karşısında Ebû Süfyân şaşkınlık içinde şu sözleri söyledi: “Doğrusu Muhammed’e inananların onu sevdiği gibi bir başkasını seven kimseyi görmedim.” Zeyd b. Desine, Safvân b. Ümeyye’nin âzatlısı Nistâs tarafından bir ağaca bağlanarak okla şehid edildi.

Hubeyb b. Adî

Medine’nin iki büyük kabilesinden biri olan Evs’e mensuptur.

Bedir ve Uhud gazvelerinde bulundu. 

Rec'i Vakasında Hubeyb’i, Bedir’de öldürdüğü söylenen Hâris b. Âmir’in oğullarının veya babaları Bedir’de öldürülen altı müşrikin satın aldığına, yahut Hâris b. Âmir’in anne bir kardeşi Huceyr b. Ebû İhâb et-Temîmî tarafından satın alınıp câriyesi Mâviyye’nin evinde hapsedildiğine dair rivayetler vardır. 

Hubeyb, bil'ahare mûslüman olan Mâviyye isimli hizmetli kadının bulunduğu bir evde hapsedilmişti. Maviyye Hubeyb'in hapis heyetini şöyle anlatırdı;

— Yemin ederim ki Hubeyb'den daha hayırlı bir insan ömrümde görmedim. Birgün kapı aralığından hücresine bakmıştım, zincirlere vurulmuş oturuyordu. Mevsimi olmadığı halde elindeki kocaman bir salkımdan üzüm yiyordu. Bunun Kudretten olduğunda şüphe yoktu. Geceleri yüksek sesle Kur'an okurdu Kadınlar onun sesini duyar, acıyarak ağlaşırlardı.

Kendisine :

— Benden istediğin bir şey varmıdır? diye sordum

— Hayır, dedi, sadece bana arasıra tatlı su ver, putlar adıne kesilmiş hayvan etinden yedirme, bir de beni öldürecekleri zaman haber ver?

Mukeddes aylar geçtikten sonra onları öldürmeye karar verdiler. Ben hemen koştum, Hubeyb'e haber verdim. Hiç aldırış etmedi. Benden tıraş için keskin bir bıçak istedi, evlâtlığımla gönderdim. Peşinden de "Eyvah! hen ne yaptım? öldürmek üzere olduğumuz bir adama oğlumu kendi elimle teslim ettim! Şimdi onu muhakkak öldürür!" diyerek büyük bir telâşa kapıldım. Hemen hücresinin önüne koştum. Hubeyb. oğlumla şakalaşıyordu :

— Bay babasına, amma da yiğit çocukmuşsun! Annen, seni, benim gibi az sonra öldüreceğiniz bir adamın yanına keskin bıçakla gönderirken hiç mi korkmadı? Ben :

— Hubeyb. diye bağırdım, ben sana Allah adına güvendim, mukaddes bildiğiniz kendi Tanrı'n hakkı için verdim, oğlumu öldürmen için sana göndermedim!

— Korkma, Mâviyye, dedi, onu öldürecek değilim, biz mûslümanlar hiyanet etmeyiz!

Ertesi sabeh Hubeyb ile arkadaşı Zeyd'i ölüm meydanına götürdüler. Kadın, erkek, çocuk, köle.., bütün Mekke halkı oradıydı. Kimi intikam hislerini tatmin etmek, kimi de seyretmek için gelmişti. Hubeyb ile Zeyd'ın her biri için, bağlanıp öldürülecekleri birer kazık hazırlanımıştı. Hubeyb'ı ölüm kazığına götürürlerken iki rek'at namaz kılmak için müsaade istedi, kabul ettiler. Erkânına uygun olarak iki rek'at namaz kıldı ve ;

— Ölümden korktuğum için uzattığımı zannetmeseydiniz namazı daha da uzatırdım, dedi.

İslâm tarihinde, öldürülmeden önce iki rek'at namaz kılma âdetini ilk defa başlatan Hubeyb oldu.

Tam bu sırada Kureyş'lilerden Ebü Süfyân Hubeyb'e sordu :

— Seni Allah'a salarım, Hubeyb, doğru söyle; İstermiydin ki şu anda Muhammed burada olsaydı da senin yerine onu öldürseydik. sen de çoluk - çocuğunun yanında bulunsaydın?

— Size bütün varlığımla söyliyeyim ki şu anda benim çoluk -çocuğumun yanında bulunmama mukabil yüce Peygamber Muhammed aleyhisselâmın, bulunduğu yerde, ayağına, bir diken batmasına bile asla razi olmam!

Bunu duyan kalabalık, aralarında gülüşürken Ebû Süfyân şöyle mırıldanıyordu :

— Muhammed'in arkadaşları kendisini sevdiği kadar hiç bir insanın diğerini sevdiğini görmedim.

Hz. Hubeyb'ı ölüm kazığına bağladılar. İlim yolunun bu bahtiyar şehidinin son sözleri şunlardı:

— Allah'ım! Biz Resulünün tevdi' ettiği vazifeyi yerine getirdik. onun dâvasını duyurduk. Sen da sabahın şu erken saatinde bize yaptıklarını O'na duyur! Allahım! Bu merhemetsiz inkarcıların neslini tüket, topluluklarını değıtarak mahvet. Onlardan hiç kimseyi sağ ve esen bırakma!

Her ikisini de şehid ettiler.

Tarih ve Siyer kitaplarının kaydettiğine göre Huheyb hazretlerinin çağrısını, aynı anda Medine'de bulunan Rasülallah (sas) duymuş, ona rahmet okumuş, ve çevresindekiIeri durumdan haberdar etmiştir.

Hz. Peygamber, Amr b. Ümeyye ed-Damrî ile Cebbâr b. Sahr el-Ensârî’yi (veya Seleme b. Eslem), bazı kaynaklara göre ise Zübeyr b. Avvâm ile Mikdâd b. Esved’i Hubeyb’in cesedini asılı bulunduğu yerden indirmekle görevlendirmiş, onlar da gizlice Mekke’ye giderek bu görevi yerine getirmişlerdir.

Beyhaki'nin rivayetine göre Amr, Hubeyb'I ölüm sehpasından indirdikten bir kaç saniyesonra göremez oldu. Sanki toprak onu yutmuştu. Ve Hubeyb'e ait bir mezar da şimdiye kadar bilinmemektedir.