TAKDİM
Yüce Rabbimizin en güzel nimetlerinden olan aile, insanoğluna huzur ve sükûnet veren, çocuklar ve temiz rızıklarla güzelleşen kutsal bir birlikteliktir. Aile, Rabbimizin yeryüzündeki ayetlerinden biri olup O’nun rahmeti ile sevgi, saygı, şefkat ve muhabbete erişen bir kurumdur. Bireyleri olumsuzluklara, tehlikelere karşı koruyan sağlam ve güvenli bir limandır. Aile, toplumun en küçük fakat en önemli yapıtaşı, hayatın bütün aşamalarına etki eden başlangıç noktasıdır.
Aile demek, nikâh ve kan bağının çok ötesinde bir duygu ve fikir bağı kurmaktır. Gönül birliği etmek ve Allah’ın hoşnutluğuna yakışır bir yaşamı paylaşmaktır. Sadece bu dünyada değil ahirette de bir arada olacağının bilinciyle hareket etmektir.
Aile bir emanettir. Aile içinde gözlerimizi açmak da, yeni bir aile kurmak da aslında bir emanet zincirine halka olmak demektir. İnsanlar, özellikle de yakın ilişki içinde olan eşler ve çocuklar birbirlerine “mülkiyet bağı” ile değil, “emanet bilinci” ile bağlıdır. Canların yegâne sahibi olan Allah, bizi buluşturarak birbirimize emanet etmiştir.
Aile bir imtihandır. Emek isteyen, sabır gerektiren, ciddi bir imtihan. Rolümüz değişebilir hayatta; bugün çocuk iken yarın anne, bugün evlat iken yarın eş oluruz. Ama ömür sürdükçe, aileye olan ihtiyacımız ve ailemizle imtihanımız da sürüp gitmektedir.
Küreselleşen dünyada aileyi hedef alan ve aile içinde yaşanan sorunlar hepimizi etkilemekte, sadece bugünümüzü değil geleceğimizi de tehdit etmektedir. Kitle iletişim araçlarının gelişimi değer ve sınır tanımaksızın aile mahremiyetini, aile bireylerinin haklarını ve ailenin saygınlığını zedeleyebilmektedir. Sadakatsizlik, vefasızlık, tahammülsüzlük, bilinçsizlik ve şiddet gibi sebeplerle ailelerimiz ciddi anlamda zarar görmektedir. Kuşkusuz ailenin bozulması, toplumun temelinin sarsılması ve değerlerimizin kaybı demektir. Dolayısıyla ailenin kurulması, korunması ve sağlıklı bir şekilde geleceğe taşınması için Kur’an ve sünnetten beslenen sağlam referanslarla ve değişmez sabitelerle çözüm üretmek hepimizin sorumluluğudur.
Bizlere her konuda örnek olan Peygamberimiz, akrabalık ilişkilerinde de en güzel örnekleri sunmuştur. O, örnek yaşayışıyla Yüce Allah’ın Kur’an’da belirlediği ölçülerin pratiğini göstererek, onların nasıl uygulama sahasına konulacağını net bir biçimde ortaya koymuştur. Onun peygamber olmadan önceki hayatı da, sonraki hayatı da dün olduğu gibi, bugün de insanlığı aydınlatacak eşsiz güzelliklerle doludur.
Son elçi Hz. Muhammed (s.a.s.)’in ailesi insanlık için mükemmel bir örnektir. Nebiler serverinin hayatında aile denilince; onun Hz. Hatice ile olan dostluk ve sadakati, Hz. Aişe ile sevgi, bilgi ve ilgi üzerine inşa ettiği mutluluk ve huzur dolu örnek ailesi aklımıza gelir. Peygamberimizin cennet kadınlarının efendisi olarak nitelenen kızı Hz. Fatıma ile olan samimi ve candan diyaloğuyla; ebedi mutluluk yurdunun gençleri sevgili torunları Hz. Hasan ve Hüseyin’e karşı şefkat abidesi duruşu, cahiliye insanının anlamakta güçlük çektiği hususlardır.
Efendimiz (s.a.s.), getirdiği yeni ilkelerle aileyi sevgi ve mutluluğun doyasıya yaşandığı kutlu bir yapıya dönüştürmüştür. Ailesine karşı daima müşfik ve nazik, muhabbet ve merhamet dolu, sabırlı ve hoşgörülü olan iki cihan güneşi (s.a.s.), yuvasına şiddet ve nefretin bulaşmasına asla izin vermemiş, aile fertleri arasında her konuda adaleti gözetmiş, onlara sevgisini açıkça ifade etmekten çekinmemiştir. Dualarına ailesini de katmış, “Allah’ım! Ey Rabbimiz ve her şeyin Rabbi! Beni ve ailemi dünya ve âhirette her an sana ihlasla bağlı kıl. Ey yücelik ve ikram sahibi!” (Ebu Dâvûd, Tefsîru ebvâbi’l-vitr, 25.) diyerek Cenab-ı Hakk’a niyazda bulunmuştur.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.), yalnızlığa değil aile hayatına teşvik etmiştir. Bekarları evlenmeleri yolunda cesaretlendirirken, boşanma konusunda daima temkinli davranmıştır. Keyfi kararlarla bir yuvanın dağılmasını ya da sudan bahanelerle ortaya çıkan ayrılıkları asla tasvip etmemiş, aile birliğini muhafaza etmek için her türlü imkânın seferber edilmesini istemiştir.
Allah Resûlü (s.a.s.)’i izleyen, onun her hâlini dikkatle takip eden ve davranışlarını model alan ashâb-ı kirâm gibi, bugün bizler de Peygamberimiz (s.a.s.)’i iyi tanımaya, onun gibi davranmaya ve ahlakıyla ahlaklanmaya gayret göstermeliyiz.
Başkanlığımız öteden beri Mevlid-i Nebi Haftası etkinlikleriyle özelde toplumumuz genelde insanlık için ele alınması önem arz eden konuları kamuoyunun gündemine taşımayı, böylece toplumsal bir duyarlılık ve hassasiyete vesile olmayı görev kabul etmektedir. Bu kapsamda 2019 yılı Mevlid-i Nebi Haftası’nda tema olarak “Peygamberimiz ve Aile” başlığının ele alınması karara bağlanmıştır. Hafta vesilesiyle 21-24 Kasım 2019 tarihleri arasında Antalya’da Peygamberimiz ve Aile konulu “Uluslararası Mevlid-i Nebi Sempozyumu” düzenlenmiştir. Dokuz oturum halinde gerçekleştirilen sempozyumda toplam kırk beş tebliğ sunulmuş ve bu tebliğlerin müzakereleri yapılmıştır. Bahse konu Uluslararası Peygamberimiz ve Aile Sempozyumu’nun tebliğ ve müzakerelerinin kitap olarak basılması, bu alanda bir kaynak teşkil edeceği gibi tarihî bir vesika olarak kurumsal hafızanın oluşmasına da katkı sağlayacaktır. Başta tebliğ sunarak, müzakere ve oturum başkanlığı yaparak katkı sağlayan ilim adamlarımız olmak üzere sempozyumun gerçekleşmesinde ve eserin meydana gelmesinde emeği geçen herkese teşekkürlerimizi sunuyor, Cenâb-ı Haktan yayınımızın hayırlara vesile olmasını niyaz ediyoruz.
Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü