Oxfam'dan yapılan açıklamada, 9 Ekim'den bu yana işgalci İsrail'in, zaten abluka altında tuttuğu Gazze'ye yönelik kısıtlamaları sıkılaştırdığı belirtildi.
Kuruluşun, Birleşmiş Milletler (BM) verilerini analiz ettiği bilgisi de paylaşılan açıklamada, 9 Ekim'den önce bölgeye giren gıdanın, işgalci İsrail'in tam abluka uygulamasını devreye sokmasıyla yalnızca yüzde 2'sinin Gazze'ye girebildiği ifade edildi.
Az miktarda gıda yardımının girebildiği Gazze'ye ticari olarak gıda ithalatının ise yapılamadığı kaydedilen açıklamada, "Gerginlik 19'uncu gününe girerken 2,2 milyon insanın acil gıdaya ihtiyacı var. Çatışmalar öncesinde abluka altındaki Gazze Şeridi'ne günlük 104, her 14 dakikada bir tır giriyordu. Hafta sonundan bu yana Refah Sınır Kapısı üzerinden Gazze'nin güneyine 62 yardım tırının girişine izin verilmiş olmasına rağmen bunların yalnızca 30'u gıda taşıyordu." ifadeleri kullanıldı.
Bu sayının 3 saat 12 dakikada bir tır girişine denk geldiğine işaret edilen açıklamada, Oxfam'ın Orta Doğu Bölge Direktörü Sally Abi Khalil'in değerlendirmelerine de yer verildi.
Khalil, bölgedeki durumu, "Korkunçtan başka bir şey değil." sözleriyle anlatarak, şunları söyledi:
"İnsanlık nerede? Milyonlarca sivil, dünyanın gözü önünde topluca cezalandırılıyor. Açlığı savaş silahı olarak kullanmanın hiçbir açıklaması olamaz. Dünya liderleri yaşananları oturup izlemeye devam edemez. Harekete geçmek zorundalar ve hemen şu an harekete geçmek zorundalar. Durum her geçen gün kötüye gidiyor. Çocuklar, sürekli yapılan bombardımanlar nedeniyle ağır travma yaşıyor, içtikleri su kirli ya da karneyle veriliyor. Çok geçmeden aileleri onları besleyemeyebilir. Gazzelilerin daha ne kadar dayanması bekleniyor?"
"Kişi başına sadece 3 litre temiz su düştüğü tahmin ediliyor"
Açıklamada, uluslararası insancıl hukukun, "aç bırakmanın bir savaş yöntemi olarak kullanılmasını" kesinlikle yasakladığına işaret edilerek, "Gazze'de işgalci güç olarak işgalci İsrail, Gazze nüfusunun ihtiyaçlarını karşılamak ve korumak için uluslararası insancıl hukukun yükümlülüklerine bağlı." ifadesi kullanıldı.
BM Güvenlik Konseyi’nin, 2018’de, sivillere karşı açlığın savaş yöntemi olarak kullanılmasını oy birliğiyle kınayan ve insani erişimin engellenmesini uluslararası hukukun ihlali olarak ilan eden 2417 sayılı kararı kabul ettiği hatırlatılan açıklamada, Gazze'de ortaya çıkan insani durumun, kararda kınanan yasağa tam olarak uyduğunun acı şekilde netleştiği belirtildi.
Açıklamada, Gazze’de temiz suyun artık neredeyse tükenmiş durumda olduğunun altı çizilerek, "Şu anda kişi başına sadece 3 litre temiz su düştüğü tahmin ediliyor. BM ise en akut insani acil durumlardaki insanlar için günde en az 15 litrenin gerekli olduğunu belirtiyor." denildi.
Şişe su stoklarının da azaldığı ve bunların ücretlerinin de şimdiden ortalama Gazzeli bir ailenin ulaşamayacağı fiyatlara yükseldiği bildirilen açıklamada, "Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı’ndan (UNRWA) bir sözcü, içeri girmesine izin verilen gıda yardımlarının bir kısmının (pirinç ve mercimek) işe yaramadığını, çünkü insanların bunları hazırlamak için temiz suyu ya da yakıtı olmadığını belirtti." ifadesi kullanıldı.
"Tek buğday değirmeni de elektrik kesintileri nedeniyle kullanılamaz durumda"
Açıklamada, Gazze’de bir dizi hava saldırısı sonucunda çok sayıda fırın ve süpermarketin yıkıldığı ya da hasar gördüğüne işaret edilerek, şunlar kaydedildi:
"Hala çalışır durumda olanlar ise yerel taze ekmek talebini karşılayamıyor ve un ve yakıt gibi temel ihtiyaçların yetersizliği nedeniyle kapanma riskiyle karşı karşıya. Gazze'de faaliyette olan tek buğday değirmeni de elektrik kesintileri nedeniyle kullanılamaz durumda. Filistin Su İdaresi, Gazze'nin su üretiminin şu anda normal toplamın sadece yüzde 5'i kadar olduğunu ve su ve sanitasyon tesislerine faaliyetlerini sürdürebilmeleri için elektrik ya da yakıt sağlanmadığı takdirde bu oranın daha da düşmesinin beklendiğini açıkladı. Özellikle un, yağ ve şeker gibi temel gıda maddeleri, hala tahrip edilmemiş depolarda stoklanmaktadır. Ancak bu depoların çoğu Gazze şehrinde bulunduğundan yakıt eksikliği, hasarlı yollar ve hava saldırılarından kaynaklanan riskler nedeniyle ürünlerin ulaştırılması fiziksel olarak imkansız hale geliyor.”
Oxfam’dan "derhal ateşkes" çağrısı
Açıklamada ayrıca, kuşatmanın hava saldırılarıyla birleştiğinde balıkçılık endüstrisini felce uğrattığı ve balıkçılığa bel bağlayan yüzlerce insanın, denize erişimini kaybettiğine değinildi.
Durumun daha da kötüye gitmesini önlemek için BM Güvenlik Konseyi ve BM’ye üye devletlerin derhal harekete geçmeye çağrıldığı açıklamada, "(Oxfam) Derhal ateşkes, insani yardım için Gazze Şeridi'nin tamamına sınırsız ve eşit erişim ile halkın ihtiyaçlarının karşılanması için gerekli tüm gıda, su, tıbbi ve yakıt malzemelerinin sağlanması çağrısında bulunuyor." ifadesine yer verildi.