Vakıf kültürü

Vakıf, helal yoldan kazanılmış bir malın kendisi ya da menfaatinin dinî, sosyal ve hayrî gayeyle; menfaati insanlara, mülkü Allah’a (c.c.) ait olacak şekilde tasadduk edilmesidir. Âkil, bâliğ, reşîd, hür kişinin tek taraflı işlemi olan vakıf, “sebîl” olarak da bilinir. Vakıf, insanlara yönelik olduğu kadar bitki ve hayvanlar için de yapılabilir. Orman kurma, ağaçlandırma, hayvanlara barınak vb. faaliyetler de vakıf kapsamındadır.

Allah yolunda harcamak; fakir, muhtaç ve kimsesizlere infak ve tasaddukta bulunmak; iyilik ve takvâda yardımlaşmak; hayır ve yararlı işlere yönelmek vakıf anlayış ve uygulamasının temelini oluşturmuştur. “Sevdiğinizden harcamak” (Âl-i İmrân, 3/92) ayeti ile “sadaka-i câriye” (Müslim, Vasiyyet, 14) hadisi vakıf kurumu için temel referanslar olmuştur.

Hz. Peygamber (s.a.s.) ve ashabın uygulamaları vakıfların kurumsallaşmasında örnek olmuştur. Özellikle Hz. Peygamber (s.a.s.) döneminde Fedek ve Hayber arazileri (Müslim, Cihâd, 51) ile Rûme Kuyusu’nun, savaş aletleri ve atlarının vakfedilmesi, vakıf kültürünün temellerini oluşturmuştur. Kültürümüzdeki vakıf geleneğini çevremizdeki cami, medrese, şifahane, kuş evi, tarihi çeşmelerde gibi örneklerde görmek mümkündür.