Genel anlamda üç mesajı bulunur.
İlki tövbe etmektir. Tövbe suresinin son tarafında tövbe ve istiğfar konusu işlenmektedir. Bir peygamberin, müşrikler için istiğfar etmesinin ve af dilemesinin doğru olmadığı belirtilmektedir. Bununla ilgili olarak Hz. İbrahim üzerinden örnek verilmektedir. Çünkü o da kâfir olan baba(lığı) için istiğfar etmişti. Allah ise muhacir, ensar ve diğer samimi müminlerin dua ve istiğfarlarını kabul etmektedir. Bu bağlamda Tebük savaşına keyfi katılmayan, ama sonra çok pişman olup tövbe eden 3 sahabinin durumu hatırlatılır. Bir aydan daha fazla süre devam eden bu tövbe/pişmanlık süreci, toplumsal tepki ve yeryüzünün onları daralttığı bir dönemde tövbelerin kabul edilmesi ve 3 sahabinin kurtulması bizim için önemli bir örnektir (Tevbe, 9/118). Rıyazü’s-Salihin isimli hadis kitabının başındaki Tövbe bölümünde, tövbe eden bu 3 sahabinin ilginç hikayesi ile ilgili rivayet aktarılır (Buhari, Megâzi, 80; Müslim, Tevbe, 53). Mutlaka oradaki bu olay gibi çok farklı tövbe olayları okunmalıdır.
İkincisi Müslümanca duruştur. Bu cüzde Yunus suresi de bulunmaktadır. İlk kısmında Hz. Peygamber’in Mekke’deki risalet çalışması, insanları tevhide çağrışı ve onların tepkileri karşısında sergilediği Müslümanca duruş anlatılmaktadır. Burası aslında bütün davetçiler için önemli bir bölümdür.
Üçüncüsü ise şahsiyetli olmaktır. Yunus suresinin ikinci bölümünde ise Hz. Yunus’un da içinde bulunduğu önceki 3 peygamberin tevhid çağrısı, risalet çalışması ve cahiliye toplumu karşısında sergiledikleri duruşları anlatılır. Bu tevhidi duruşun bütün peygamberlerin sünneti (hayat tarzı) olduğu hatırlatılır ve bütün davetçilere bir mesaj verilir.