Genel anlamda üç mesajı bulunur.
İlki peygamberlerin mücadelesidir. Tarihte tevhid ve şirk mücadelesi insanoğlu var oldukça devam edecektir: Bu cüzde Araf suresi peygamberlerin mücadelelerinden örneklerle tamamlanmaktadır. Söz konusu örneklerden en uzunu Hz. Musa dönemi ile ilgilidir.
a. Burada Hz. Musa’nın Firavun ile mücadelesi, o dönemde Müslüman olan sihirbazların Firavun’un katliamı ile şehit olmaları gerçeği (A’raf, 7/104-126).
b. Hz. Musa’nın ve ashabının Firavun’un zulmünden kurtulma çabaları ve hicret talepleri, ayrıca o dönemde yaşanan kıtlık, tufan, çekirge, haşere, kurbağa ve kan yağması gibi belalar sonunda Firavun’un Hz. Musa ve ashabına hicret için izin vermesi, ancak sonra sözünden dönüp ordusu ile Hz. Musa ve ashabın takip etmesi ve sonunda ordusuyla beraber denizde helak olması aktarılır (A’raf, 7/130-136).
c. Bundan sonra Hz. Musa’nın kutsal bölge Sina dağına gitmesi ve orada 40 gün kalması, daha sonra kendisine vahyin yazılı levhalar halinde verilmesi, o dönemde Yahudilerin sapmaları ve ihanetleri anlatılır. Mesela, denizi geçerek Firavun’un şerrinden kurtulan İsrailoğulları, daha kurtulur kurtulmaz puta tapan bir kavim görünce Hz. Musa’dan bir put yapmasını istediler; Hz. Musa ise, onlara büyük bir cahillik yaptıklarını söyledi ve nasihat etti (A’raf, 7/138-140).
İsrailoğullarının ikinci ihanet ve sapmalar ise, yanlarından 40 günlüğüne ayrılan peygamberleri Hz. Musa’dan sonra hemen altın, gümüş ve mücevherlerden bir buzağı yapıp tapmalarıdır (A’raf, 7/148-154). d. Sonra Ashab-ı sebt (Cumartesi ashabı) Yahudilerinin diğer hileleri (A’raf, 7/162) anlatılır, sıralanır. İkincisi Allah’a olan il sözümüz, ahdimizdir. Allah’a ilk ahdimiz “Sen bizim Rabbimizsin”, sözüdür.
Bu cüzün ikinci bölümünde ise kalu bela olayı ile başlayan ilk ahid/söz hatırlatılır. (A’raf, 7/172-173); Allah’ın esma-i hüsnasının (güzel isimlerinin) doğru anlaşılması gerektiği bildirilir. İnsanın şirk koştuğu putlar ve şeytanlar açıklanır ve bunlara karşı mücadele edilmesi istenir. Kur’ân okunurken bile şeytanın pusuda olup vesveselerle kandırabileceği bildirilir ve Euzü besmele ile şeytanın şerrinden Allah’a sığınmak gerektiği açıklanır. Enam suresi; dua, zikir, tesbih ve secde emriyle sona erer (A’raf, 7/204-206).
Üçüncüsü ise dünyevileşme tehlikesidir. Bu cüzün son bölümünde Enfal suresi başlar; Bedir savaşındaki ilk galibiyet ve ganimet problemi açıklanır. Çünkü savaştan sonra bütün gruplar ganimetlerin kendilerine ait olduğunu iddia etmiş ve bir husumet ortaya çıkmıştı. Bunun üzerine Enfal suresinin baş tarafı indirildi ve ganimetlerin hepsinin Allah ve Resûlüne (devlete) ait olduğu açıklandı, bütün zaferin ve ganimetlerin Allah’ın yardımıyla kazanıldığı hatırlatıldı. Ancak müminler hatalarını anlayıp pişman oldukları ve tövbe ettikleri için yeni inen ayetlerde; ganimetlerin humusu (1/5’i) Allah ve Resûlüne (devlete) kalacak, beşte dördü (4/5’i) ise mücahitler arasında dağıtılacak şeklinde uygulama başlatılır (Enfal, 8/41). O dönemde savaş teçhizatını her mücahit kendisi tedarik ettiği için ganimetten hisse sahibi oluyordu. Ama daha sonraları devlet, askerinin bütün ihtiyaçlarını ve savaş durumunda teçhizatını tedarik ettiği için ganimetler tümüyle devlete kaldı. Ayrıca bu 9. cüzün son tarafında müşriklerin tuzakları, tutarsız talepleri ve kaçınılmaz savaş gerçeği aktarılır, Müslümanların savaşa hazır olmaları istenir.