DİYANET eKİTAP

40 Ayette Sorumluluk Bilinci - eKitap

Sorumluluk bilincine dair ayet-i kerimelerden derlenen bu çalışma, mümince bir hayat yaşamak isteyen okurlarına rehberlik etmeyi amaçlamaktadır.

Abone Ol

ÖN SÖZ
İnsanı eşsiz güzellikte yaratan Yüce Rabbimiz, onu yarattıklarının en şereflisi kılmış, çeşitli nimetlerle rızıklandırmış, kâinattaki birçok varlığı onun hizmetine vermiştir. Yüce Allah, insana akıl ve irade vererek onu diğer canlılardan farklı ve üstün kabiliyetlerle donatmış, ayrıca karar alma ve kararlarını uygulayabilme özgürlüğünü sunmuştur. Bütün bunları bahşettikten sonra, “İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı zanneder?”(Kıyâme, 75/36) buyurarak, ona sorumluluğunu hatırlatmıştır.

İnsan, göklerin, yerin ve heybetli dağların dahi üstlenmekten çekindiği “emanet”i, yani Allah’a kul olma sorumluluğunu, belki de ne kadar ağır olduğunun farkına varmadan, kabul etmiştir. Böylece Allah’a bir anlamda söz vererek sözünü yerine getirmekle yükümlü olan “sorumlu bir varlık” yani “mükellef” olmuştur.

“Her nefis, kazandığına karşılık bir rehindir.”(Müddessir, 74/38) buyurarak kullarına “sorumlu” olduklarını hatırlatan Allah Teâlâ, dinini, emir ve yasaklarını bildiren bir peygamber göndermedikçe kimseye azap etmeyeceğini bildirmiştir. Çünkü bilgi sorumluluk gerektirir, bilmeyenin sorumluluğu yalnızca kendisine verilen imkânlar ölçüsünde araştırıp öğrenmektir. Bilginin varlığı ise akılla olur. Bu nedenle, dinimize göre, akıldan mahrum kimseler akıllanıncaya kadar, buluğ çağına ermemiş çocuklar büyüyünceye kadar ve uyuyan kimseler uyanıncaya kadar sorumluluktan muaf tutulmuştur.

Yüce Allah’ın akıl ve irade sahibi kullarına yüklediği sorumluluklar ancak onların güçlerinin yettiği kadardır. Kullarını en iyi tanıyan ve onların zorluk çekmelerine razı olmayan Yüce Rabbimiz, unutarak ya da hatayla yapılan günahlardan dolayı onları sorumlu tutmamış, kalplerinden geçirdiklerini fiile dönüştürmedikleri takdirde onları affedeceğini söylemiştir. (Buhârî, Eymân ve nüzûr, 15) Bu yüzden Kur’an’da şöyle yalvarmamız öğütlenir: “Ey Rabbimiz! Unutur ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmeyeceği şeyleri yükleme!” (Bakara, 2/286)

Sonuçta insana nimet veren ve hidayet yolunu gösteren Cenâb-ı Hak, sorumlulukları ile onu sınamaktadır. Her hakkın karşılığında bir sorumluluk dengesi kurulduğunda, sağlıklı ve huzurlu bir toplum inşa etmek mümkün olacaktır. Sorumluluk bilincine sahip olan her mümin, vicdanen rahatlamanın yanı sıra, Rabbinin rızasına erişeceğini, aksi hâlde huzursuzluğun yanı sıra ihmallerinin dünyevî ve uhrevî neticelerine katlanmak zorunda kalacağını bilir. Sorumluluk bilincine dair ayet-i kerimelerden derlenen bu çalışma, mümince bir hayat yaşamak isteyen okurlarına rehberlik etmeyi amaçlamaktadır.