"Ey insanlar! Şüphesiz sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık, tanışasınız diye sizi kavim ve kabilelere ayırdık, Allah katında en değerli olanınız O’na itaatsizlikten en fazla sakınanınızdır. Allah, her şeyi hakkıyla bilmektedir, her şeyden haberdardır." (Hucûrât, 49/13)
Araplar arasında kabileleri ile övünme, kendilerini bu yüzden başkalarından üstün görme âdeti mevcuttu. İslam, insanların eşit olduğunu ilan edince bunu sindirmekte zorlananlar oldu. Hz. Peygamber (sas) bunlarla mücadele etti, müminleri eğitti ve meşhur Veda hutbesinde bütün insanlığa şöyle seslendi: “Ey insanlar! Şunu iyi biliniz ki rabbiniz birdir, babanız birdir. Arap’ın başka ırka, başka ırkın Arap’a, beyazın siyaha, siyahın beyaza, dindarlık ve ahlâk üstünlüğü dışında bir üstünlüğü yoktur. Dinleyin! Bu ilahî gerçeği size tebliğ ettim mi, bildirdim mi?” Kendisini dinleyenler hep birden “evet” dediler (Ahmed, Müsned, V/411).
İnsanın şeref ve değeri, etnik aidiyete değil kendi çabasıyla elde ettiği takvaya bağlıdır. En doğru değer ölçüsü takvadır.
Teâruf: Tanışma, görüşme.