"Sizi bize yaklaştıracak olan, ne servetiniz ne evlatlarınızdır. Ama iman edip dünya ve âhirete yararlı iş yapanlar başka. Yaptıklarına karşılık onlara kat kat fazlası mükâfat vardır ve onlar köşkler içinde huzur ve güven içinde yaşayacaklar." (Sebe’, 34/37)
Dünya hayatında insanlar hep birtakım şeylere güvenmişlerdir. Hiç şüphesiz bunların başında zenginlik ve çevre gelmektedir. Mekkeli müşriklerden bazıları da zenginliklerine ve çocuklarının çok olmasına güveniyorlardı. Bu durumun üstünlük sağlayacağına, kendilerini azaptan kurtaracağına inanıyorlardı. Peygamberimiz, onları imana davet ettiğinde kibirli bir şekilde, “Bizim malımız ve evladımız çok. Bize azap edilmez.” diyerek imana yanaşmıyorlardı. İşte bu âyet, onların bu düşüncelerinin ne kadar yanlış olduğunu ortaya koymaktadır.
Kibir ve gurur insanı yoldan çıkaran zararlı özelliklerdir. Gerçek zenginlik mal ya da evlat ile değil iman ve sâlih amelle olur.
Sâlih amel: Rabbimizin seveceği her türlü güzel iş.
Cezâ: Davranışlarımızın karşılığı.