"Ev halkı" manasına gelen "ehl-i beyt" ifadesiyle aileyi teşkil eden ev sahibi, onun eşi, çocukları ve torunları anlaşılmaktadır.
İslam tarihinde Hz. Peygamberin aile fertleri için kullanılan ehl-i beyt terkibi, Kur'an'da üç ayette geçmektedir. Bunlardan Hûd suresi 73.ayette Hz. İbrahim'in, Kasas suresi 12.ayette Hz. Musa'nın, Ahzab suresi 33.ayette de Hz. Peygamberin ev halkına işaret edilmiştir. Hz. Peygamberin ehl-i beytini gösteren ayette mealen şöyle buyrulmuştur: "Evlerinizde oturun, eski cahiliye âdetinde olduğu gibi açılıp saçılmayın, namazı kılın, zekâtı verin, Allah'a ve Resulüne itaat edin. Ey ehl-i beyt! Allah sizden, sadece günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor." Bu ayet üzerinden Hz. Peygamberin ehl-i beytine kimlerin dâhil olduğu hususunda farklı görüşler ortaya çıkmakla beraber, ehl-i beye mensup olanların vasıfları da tartışma konusu olmuştur.
Sünnî alimlere göre ehl-i beyt mensupları, Hz. Peygamber’in neslinden gelme şerefini taşımaktadırlar. Ancak hata ve günah işlemekten korunmuş değildirler. Çünkü ismet sıfatı sadece peygamberlere mahsustur. Gaybı bilmezler. Onlar da diğer insanlar gibi ilâhî emirlere uydukları takdirde, Allah nezdinde değer kazanırlar; aksi halde Hz. Nuh’un oğlu, Hz. Lut’un hanımı ve Hz. Muhammed’in amcası örneklerinde olduğu gibi peygamber soyundan olmaları kendilerine bir üstünlük sağlamaz.
İslâm tarihinde Hz. Hasan neslinden gelenlere şerif, Hz. Hüseyin soyundan gelenlere seyyid adı verilmiştir.