Bir Hadis: "Beni Rabbim edeplendirdi (dil ve edebiyat bakımından yetiştirdi) ve bunu ne güzel yaptı." (Sem’ânî, Edebü’l-imlâ ve’l-istimlâ, s.5)
“Kaygusuz Abdâl-Seçmeler” aşk ve gönül dostlarını Kaygusuz Abdâl gibi büyük bir mutasvvıfla tanıştırmayı hedefleyen bir çalışmadır.
Bir Ayet: “Allah’a çağıran, dine ve dünyaya yararlı iş yapan ve ‘Ben Müslümanlardanım’ diyenden daha güzel sözlü kim vardır?” (Fussilet,...
Bir Hadis: “Allah, hakkında hayır murat ettiği kimseyi dinde fakih (anlayışı yüksek âlim) kılar.” (Tirmizi, İlim, 1.)
Bir Hadis: "Beni Rabbim edeplendirdi (dil ve edebiyat bakımından yetiştirdi) ve bunu ne güzel yaptı." (Sem’ânî, Edebü’l-imlâ ve’l-istimlâ, s.5)
“Kaygusuz Abdâl-Seçmeler” aşk ve gönül dostlarını Kaygusuz Abdâl gibi büyük bir mutasvvıfla tanıştırmayı hedefleyen bir çalışmadır.
Bir Ayet: “Allah’a çağıran, dine ve dünyaya yararlı iş yapan ve ‘Ben Müslümanlardanım’ diyenden daha güzel sözlü kim vardır?” (Fussilet,...
Bir Hadis: “Allah, hakkında hayır murat ettiği kimseyi dinde fakih (anlayışı yüksek âlim) kılar.” (Tirmizi, İlim, 1.)
Bir Hadis: "Beni Rabbim edeplendirdi (dil ve edebiyat bakımından yetiştirdi) ve bunu ne güzel yaptı." (Sem’ânî, Edebü’l-imlâ ve’l-istimlâ, s.5)
“Kaygusuz Abdâl-Seçmeler” aşk ve gönül dostlarını Kaygusuz Abdâl gibi büyük bir mutasvvıfla tanıştırmayı hedefleyen bir çalışmadır.
Bir Ayet: “Allah’a çağıran, dine ve dünyaya yararlı iş yapan ve ‘Ben Müslümanlardanım’ diyenden daha güzel sözlü kim vardır?” (Fussilet,...
Bir Hadis: “Allah, hakkında hayır murat ettiği kimseyi dinde fakih (anlayışı yüksek âlim) kılar.” (Tirmizi, İlim, 1.)
Bir Hadis: "Beni Rabbim edeplendirdi (dil ve edebiyat bakımından yetiştirdi) ve bunu ne güzel yaptı." (Sem’ânî, Edebü’l-imlâ ve’l-istimlâ, s.5)
“Kaygusuz Abdâl-Seçmeler” aşk ve gönül dostlarını Kaygusuz Abdâl gibi büyük bir mutasvvıfla tanıştırmayı hedefleyen bir çalışmadır.
Bir Ayet: “Allah’a çağıran, dine ve dünyaya yararlı iş yapan ve ‘Ben Müslümanlardanım’ diyenden daha güzel sözlü kim vardır?” (Fussilet,...
Bir Hadis: “Allah, hakkında hayır murat ettiği kimseyi dinde fakih (anlayışı yüksek âlim) kılar.” (Tirmizi, İlim, 1.)