Uşak İl Müftülüğü Din Hizmetleri Uzmanı Mehmet Pehlivan
Toplumların barış ve huzur içerisinde varlığını sürdürebilmesi için ahlaki değerlerin etkinliği hayati bir önem taşır. Bu değerlerin başında ise hiç şüphesiz iyilik (birr) yer alır. İnsanlık tarihi boyunca farklı medeniyetlerde çeşitli biçimlerde varlık gösteren iyilik, İslam düşüncesinde ise yalnızca bireysel bir fazilet değil; aynı zamanda toplumsal adaletin, kardeşliğin ve merhametin tesis edildiği dinamik bir sorumluluk olarak tanımlanır. Bu bağlamda Kur’an-ı Kerim ve Hz. Peygamber’in (sas) sünnetinde iyilik, hayatın tüm alanlarını kuşatan kapsamlı bir değer olarak işlenmiştir. Özellikle Ramazan ayı, iyiliğin bireysel ve toplumsal düzeyde zirveye ulaştığı, paylaşmanın ve yardımlaşmanın derinleştiği müstesna bir zaman dilimidir.
Kur’an-ı Kerim'de İyilik Kavramı
Kur’an-ı Kerim’de iyilik, bireysel arınmanın ve toplumsal düzenin vazgeçilmez ilkesi olarak sunulur. Bakara Suresi 177. ayette şöyle buyrulur: “Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz erdemlilik değildir. Asıl erdemli kişi Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere iman eden; sevdiği maldan yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, yardım isteyenlere ve özgürlüğünü kaybetmiş olanlara harcayan; namazı kılıp zekâtı verendir. Böyleleri anlaşma yaptıklarında sözlerini tutarlar; darlıkta, hastalıkta ve savaş zamanında sabrederler. İşte doğru olanlar bunlardır ve işte takva sahipleri bunlardır.”
Bu ayet iyiliği, yalnızca niyet boyutunda kalan soyut bir anlayıştan çıkararak; imanla, infakla, sabırla ve adaletle harmanlanan aktif bir yaşam pratiğine dönüştürür. Kur’an’da iyilik çoğu zaman “hayırlarda yarışmak” (Bakara, 148) ifadesiyle teşvik edilir. Bu, iyiliğin durağan değil; süreklilik arz eden bir gayret olduğunu gösterir.
Ramazan ayı ise, iyiliğin bireysel ve toplumsal ölçekte yeniden inşa edildiği bir mevsimdir. Orucun insanı açlık ve susuzlukla terbiye ederek başkasının halini anlamaya sevk etmesi, infak ve zekat ibadetlerinin bu ayda yoğunluk kazanması, iyiliğin Ramazan ile nasıl bir bütünlük arz ettiğini ortaya koyar.
Sünnet Perspektifinde İyilik ve Ramazan
Hz. Peygamber’in (sas) hayatı, iyiliğin gündelik hayata nasıl yansıması gerektiği konusunda örneklerle doludur. "İyilik güzel ahlaktır." (Müslim, Birr, 15.) hadisi, iyiliği İslam ahlak sisteminin temeli olarak konumlandırırken; "İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır" (Buhârî, Mağâzî, 35.) hadisi ise iyiliğin toplumsal fayda esasına dayandığını ortaya koyar.
Hz. Peygamber’in Ramazan ayındaki infak ve cömertlik uygulamaları, bu ayı adeta iyilik ayı olarak tanımlamayı mümkün kılar. Nitekim ashabının anlatımıyla Resûlullah (sas) Ramazan ayında "esen rüzgardan daha cömert" olurdu (Buhârî, Bed’ü’l-vahy, 1). Bu cömertlik ve iyilik hali, ümmetin Ramazan ayını bir sosyal dayanışma, yardımlaşma ve kardeşlik seferberliğine dönüştürmesi gerektiğine işaret emektedir.
İslam Medeniyetinde Kurumsallaşan İyilik
Tarih boyunca İslam medeniyeti iyiliği bireysel sınırların ötesine taşıyarak kurumsal bir yapı haline dönüştürmüştür. Özellikle vakıflar aracılığıyla toplumun her kesimine hizmet ulaştırılmış; yoksullara, yolculara, öğrencilere, hastalara ve hatta hayvanlara yönelik iyilik teşkilatları kurulmuştur. Osmanlı döneminde Ramazan ayı, bu vakıfların faaliyetlerinin zirve yaptığı zaman dilimi olarak öne çıkmıştır. İftariyeliklerin dağıtıldığı, fakirlerin gözetildiği, borçluların desteklendiği Ramazan günleri, iyiliğin toplumsal bellekte kökleştiği önemli örneklerdir.
Sanat alanında da iyilik, estetik bir dil aracılığıyla topluma kazandırılmıştır. Ramazan aylarında hat sanatıyla yazılan Kur’an-ı Kerimlerin çoğaltılması, cami süslemelerindeki dua ve hadisler, toplumun manevi atmosferini güçlendirmiş; iyilik, sanat yoluyla kalplere nakşedilmiştir.
Günümüz Uygulamaları ve Ramazan'da İyilik Hareketleri
Günümüzde iyilik, hem bireysel hem de sosyal yapılar vasıtasıyla küresel boyutta sürdürülmektedir. İyiliğe öncülük eden Diyanet Vakfımız aracılığıyla, Türkiye’den Afrika’ya ulaştırılan su kuyuları, Ramazan kumanyaları, kurban organizasyonları ve eğitim bursları, İslam medeniyetinin iyilik geleneğinin yansımalarıdır.
Öte yandan sosyal medya üzerinden düzenlenen iftar organizasyonları, online zekât kampanyaları, dijital ortamda sürdürülen sadaka projeleri, Ramazan’ın iyilik ruhunun çağın imkânlarıyla nasıl yeniden revize edildiğinin göstergeleridir.
İyilik, İslam düşüncesinde ilahi bir emir olarak başlamış, Peygamberi uygulamalarla hayata geçmiş ve medeniyetin temel taşı haline gelmiştir. Ramazan ayı ise bireysel arınmanın ve toplumsal dayanışmanın en yüksek seviyeye ulaştığı, manevi açıdan özel ve kıymetli bir zaman dilimidir.
Bu sebeple Ramazan’ın manevi ikliminden istifade ederek iyiliği yalnızca bir ayla sınırlı tutmadan yılın her gününe taşıyacak bir bilinç inşa edilmelidir. Zira Kur’an-ı Kerim’in ifade ettiği gibi:
"Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu (karşılığını) görür." (Zilzâl, 7)
Bugün, "İyilikle Güzelleşir Dünya" anlayışıyla iyilik ekseninde yeniden inşa edilecek bir hayat, bireylerin ruhsal olgunlaşmasına, toplumların barış ve huzuruna ve insanlığın ortak geleceğine katkı sağlayacaktır.