Samet Berberoğlu/Erzurum Yakutiye İlçe Müftülüğü Din Hizmetleri Uzmanı

Haftalardır şehirlerdeki reklam panolarında yazan "Ölünce beni kim yıkayacak?" sorusu konuşuldu. Adeta bir şok etkisi yaratan reklam, bir yandan merak uyandırırken diğer yandan da 'böyle reklam mı olur?' diye tepkilere neden oldu. Tepkilerin asıl nedeni uyuyanların uyanmasıydı. Hayatın akışına kapılmış, dünyanın baş döndürücü hızında, hazzın arayışındaki insanın ölümle irkilmesiydi. Hayattaki tek gerçeğimiz olan ölümle hep yüz yüze olsak da ama bir türlü idrakine varamayız. Hep bir uzak görür, hatta görmezden geliriz. Ne kendimize ne de yakınlarımıza yakıştırabiliriz. Sahi ölüm kime yakışırdı ki? Ölüm için hep genç, hep bir işimiz vardı. Ölüme daha vakit olmalıydı. Hayatı yaşamalı, yaş almalıydık. Peki yine de ölüme hazırlıklı olur muyduk? O vakit de ölü(m)den bu kadar korkar mıydık?

Hâlbuki Peygamberimiz (sas) bir hadis-i şerifinde, "Ağız tadını kaçıran, lezzetleri yok eden ölümü çokça hatırlayın." (Nesâî, Cenâiz, 3.) tavsiyesinde bulunmuyor muydu? İşte bu reklam tam da bunu yapmıştı. Kendimize çok uzak gördüğümüz, aklımıza dahi getirmekten korktuğumuz ölümü bize hatırlatıyordu. Rahatsız olanlar ise ağzının tadı kaçanlardı. Aslında olması gereken de buydu. Mesele şikayetlenip eleştirmek değil, idrakine varıp ölüm ve sonrası için hazırlık yaparak nefsi hesaba çekmekti. Öyle buyurmuyor muydu Peygamber (sas) "Akıllı kişi, ölüm sonrası için çalışandır."

O halde sonlu bir dünyada belli bir ömre sahip olan insanoğlunu aldatan da neydi? Ölümden kaçabilen bir insanoğlunun bile olmadığı şu dünyada bize ölümü unutturan neydi? Allah, ölüm, ahiret, hesap yokmuş gibi yaşamak peki? İstesek de istemesek de doğumla geldiğimiz bu dünyadan ölümle ayrılacağız. Rabbimiz, "Nerede olursanız olun, sağlam ve güçlendirilmiş kaleler içinde bulunsanız bile ölüm size ulaşacaktır." (Nisâ 78) ve "Her canlı ölümü tadacaktır. Sonra bize döndürüleceksiniz." (Ankebût 57) buyurarak ölümün kaçınılmaz olduğunu açıkça ifade eder.

Mademki ölüm var, o halde hazır olalım. Hz. Ömer’in de tavsiye ettiği gibi hesaba çekilmeden önce kendimizi hesaba çekelim! Bir gün bir gassalin (ölü yıkayıcı) önüne geleceğimizi unutmayalım.

Sonuçta, ölüm ne kadar korkutucu ve uzak görünse de, onun gerçeğini kabullenmek, hayatı daha anlamlı ve derin bir şekilde yaşamak için vesiledir. Bu reklamın bize verdiği mesaj, aslında bu kadar basittir. Ölümü hatırlayarak, her anımızı daha bilinçli ve kıymetli kılabiliriz. Çünkü gerçek yaşam, ölümü unutmadan yaşanandır.