NEML SÛRESİ
80- “Bil ki sen ölülere işittiremezsin, arkalarını dönüp giderlerken sağırlara da çağrıyı duyuramazsın.”
81- “Sen körleri yanlış yoldan doğruya yönlendiremezsin. Sen (çağrını) ancak ayetlerimize inanıp teslim olanlara duyurabilirsin.”
Allah Teala, inanmayanları ölülere, sağırlara ve yolunu yitirmiş körlere benzetmektedir.
Çünkü duyularını ve aklını amaçlarına uygun olarak kullanmayanın bunlardan yoksun olan kişiden farkı yoktur.
55- “Onlar, boş söz işittikleri zaman ondan yüz çevirirler ve ‘Bizim yaptıklarımız bize, sizin yaptıklarınız da size. Esen kalın. Bizim cahillerle işimiz yok’ derler.”
Mümin, faydasız söz ve davranışlardan, kendisini ilgilendirmeyen konulardan, gereksiz tartışmalardan uzak durmalıdır. Onun hayat yolculuğunda kaybedecek bir saati bile yoktur.
56- “Kuşkusuz sen istediğini hidayete erdiremezsin. Ama Allah dilediğini hidayete erdirir ve hidayete erecek olanları en iyi O bilir.”
“Allah dilediğini hidayete erdirir” diye tercüme edilen cümle “Allah dileyeni hidayete erdirir” şeklinde de tercüme edilebilir.
Bir kimseyi –kendi istek ve eğilimi olmadıkça– doğru yola getirmeye çalışmak bir noktadan sonra yararsızdır.
Allah Teala, tercihini ısrarla inkâr yönünde kullananları zorla doğru yola iletmez; onları kendi irade ve tercihleriyle baş başa bırakır.
Kimsenin istediği kişiyi hidayete ulaştırma kudreti yoktur. Kula düşen dua edip sonucu Hak Teala'dan beklemektir.
70- “...Önünde de sonunda da hamd O’na mahsustur...”
Ayetteki hamd ifadesi, “Bu dünyada da ahirette de hamd O’na mahsustur” şeklinde yorumlanmıştır.
Kur'an, en güzel zikir ve hamd ifadelerini kullara öğretir. Bizzat Yüce Rabbimiz tarafından öğretilen hamd ifadelerini müminler öğrenmeli ve fırsat buldukça okumalıdır.
71- “De ki: ‘Hiç düşündünüz mü, Allah geceyi kıyamet gününe kadar üzerinizde devamlı kılsa, Allah’tan başka size ışık getirecek bir tanrı var mıdır? Hâlâ söze kulak vermeyecek misiniz!’”
72- “De ki: ‘Ne dersiniz, Allah gündüzü üzerinizde kıyamet gününe kadar devamlı kılsa, Allah’tan başka size istirahat edeceğiniz geceyi getirebilecek bir tanrı var mı? Hâlâ (gerçeği) görmeyecek misiniz?’”
73- “Allah, rahmetinden dolayı size geceyi ve gündüzü yarattı ki dinlenesiniz, lütfundan rızkınızı arayasınız ve bütün bunlara şükredesiniz.”
Evrendeki düzen, amaca uygunluk bakımından olabileceklerin en mükemmelidir. Bunun tesadüfen olması ihtimali aklen mümkün değildir. Düzenin bozulmadan devam etmesi de tek iradeye tâbi olduğunu göstermektedir.
Her zaman gece, her zaman gündüz olması insanın ruh ve beden sağlığı için elverişli bir durum değildir. Dünyada sürekli gece yada sürekli gündüz hali yaratmadığı için de Allah’a hamd etmek gerektiği görülmektedir.
76- “Kārûn Mûsâ’nın kavmindendi. O, gücüne dayanarak onlara haksızlık etmekteydi. Biz ona öyle hazineler vermiştik ki sadece anahtarlarını güçlü kuvvetli bir ekip bile zor taşırdı. Halkı ona şöyle demişti: “Sakın şımarma! Bil ki Allah şımarıkları sevmez.”
Tefsirlerde Karun, Hz. Mûsâ’nın amcasının oğlu ve Firavun’un yüksek seviyede bir görevlisi olarak tanıtılmaktadır. Hz. Mûsâ’ya önce iman etmiş, fakat daha sonra hırsı ve kıskançlığı yüzünden ona karşı çıkmıştır.
Rivayete göre o İsrailoğulları içinde dini malûmatı en geniş olan kimseydi. İlmi ve servetiyle övünür, soydaşlarına karşı büyüklük taslardı. Ne var ki inançsızlığı, kibir ve gururu yüzünden helak olup gitmiştir.
Sahip olduğu zenginliğin, zekânın, ilmin Allah’ın lütfu olduğunu unutup bu nimetleri kendilerinden bilenlerin sonunun Karun gibi olmasından endişe edilir.
Ahlaki güzellikleri kazıyıp yok eden kibirden Allah’a sığınmalı, elindeki nimetlerle şımaranlardan olmamak için dua etmelidir.
77- “Allah’ın sana verdiğinden ahiret yurdunu kazanmaya bak ve dünyadan nasibini unutma! Allah sana ihsan ettiği gibi, sen de insanlara ihsanda bulun. Yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışma! Şüphesiz Allah bozguncuları sevmez.”
Asıl amaç ahiret yurdunu kazanmaktır, ancak dünya nimetlerinden de meşru şekilde yararlanmak gerekir.
Dünya hayatı, ebedi alemdeki hayata göre çok kısadır; kul bunu unutup dünya ebedî imiş gibi kendini ona kaptırmamalıdır.
KASAS SÛRESİ
24- “...Ey Rabbim! Bana lütfedeceğin her türlü hayra muhtacım!..”
...رَبِّ اِنّٖي لِمَٓا اَنْزَلْتَ اِلَيَّ مِنْ خَيْرٍ فَقٖيرٌ
Bu duasından Hz Musa’nın o dönemde yalnız ve desteksiz kaldığı, yardım ve himayeye muhtaç olduğu anlaşılmaktadır. Kendini yalnız, çaresiz hissedenlerin sığınağı olan bu dua sonrasında Hz Musa pek çok sıkıntıdan felaha ermiştir.
ANKEBÛT SÛRESİ
2- “İnsanlar, denenip sınavdan geçirilmeden, “İman ettik” demekle bırakılacaklarını mı sanıyorlar?”
Ayete göre insanların gerçek manada Müslüman olmaları için yalnızca “inandık” diyerek sözlü bir iman ikrarında bulunmaları yeterli değildir.
Asıl dindarlık, Allah’ın insanları inançları uğrunda bazı güçlüklerle imtihan ettiğinde belli olur. Müminin zorluk anında verdiği tepkiler kulluk derecesini ortaya çıkarır.
Ayet, hem yoksulluk, hastalık, ölüm, savaş gibi bütün acı olaylara, hem de insanın yerine getirmek zorunda olduğu ödev ve sorumluluklara sabretmeyi kapsamaktadır.
8- “Biz insana anne babasına iyi davranmasını emrettik. Ama onlar, hakkında bilgi sahibi olmadığın bir şeyi bana ortak koşman için seni zorlarlarsa onların sözüne uyma!..”
İnsan sadece dışarıdan gelen baskılara değil, bizzat ebeveyninin baskılarına maruz kalarak da bir sınav geçirebilir.
Şu halde eğer anne baba evlâdından, Allah’ın varlığını ve birliğini tanımama yönünde bir istekte bulunursa bu isteğe uyulmayacaktır.
Ancak burada ana babalar, inkâr ve şirkin dışında, açıkça günah ve haram olan başka şeyler buyururlarsa bu buyruğa itaat edilmesi gerektiği şeklinde bir anlam çıkarılmamalıdır.
Allah’a asi olma anlamına gelebilecek hiçbir buyruğa itaat edilemez. Zira hiçbir buyruk Allah’ın buyruğundan daha önemli olamaz.
10- “İnsanlar arasında öyleleri de vardır ki, ‘Allah’a inanıyoruz’ derler; ama Allah uğrunda bir sıkıntıyla karşılaşınca insanlardan gördükleri eziyeti Allah’tan gelen bir ceza gibi düşünürler..”
Diğer bütün canlılardan farklı olarak insan, inançları ve değerleri uğruna gerektiğinde güçlüklere katlanmayı göze alan bir varlıktır.
İnsan, gerektiğinde inancı, manevi değerleri uğruna zorluklara göğüs gerip kişiliğini koruduğu sürece yaratılmışların üstünü olma ayrıcalığına sahip olur.
Ayet bu temel insanlık şuuruna ulaşamayan, farklı durumlarda farklı kişilikler sergileyen münafık karakterli sözde inanmışları eleştirmektedir.
28- “Lût’a gelince o, kavmine demişti ki: ‘Siz, kesinlikle daha önce hiçbir milletten hiç kimsenin yapmadığı bir hayasızlığı yapıyorsunuz.’”
29- “‘Siz hâlâ erkeklere yaklaşacak, meşrû yolu kapatacak, toplantılarınızda ahlâk dışı işler yapacak mısınız?’ Kavminin tek cevabı şu oldu: ‘Hadi, doğru söyleyenlerden isen başımıza Allah’ın azabını getir de görelim!’”
30- “Lût, ‘Şu ahlakı bozan topluluğa karşı bana yardım et Rabbim!’ diye dua etti.
Hz. Lût, erkekler için tek meşrû ilişki yolunun kadınlarla evlenme olduğunu açıkça belirtmiştir. Ayetlerde eşcinsellik kesin bir dille yasaklanmış; bu ahlâksızlığın yaygınlık kazandığı toplumu bekleyen akıbetin ağır bir felâket olduğu bildirilmiştir.
41- “Allah’tan başka varlıkların korumasına sığınanların durumu, örümceğin durumuna benzer: Örümcek, (ağını) kendine bir yuva edinir, ama yuvaların en çürüğü de örümceğin yuvasıdır. Keşke bilselerdi!”
Allah’tan başkasını dayanak edinenlerin ne kadar zayıf bir sığınağa güvendikleri bu ayette belirtilmiştir.
Yalnız Allah’ı sığınak ve koruyucu (velî) bilenler, O’na inanıp bağlananlar, başka hiçbir şeyle mukayese edilemeyecek derecede güvenilir ve yararlı bir sığınak seçmişlerdir.
Onlar bu seçimi yapmakla, kendilerine sonsuz huzur ve mutluluğu bahşedecek olan bir velînin himayesini hak etmişlerdir.
45- “Kitaptan sana vahyedilenleri oku, namazı özenle kıl. Kuşkusuz namaz hayasızlıktan ve kötülükten meneder. Allah’ı anmak her şeyden önemlidir. Allah yaptıklarınızı bilir.”
Ayete göre namaz, gerek ta‘dîl-i erkân (rükûda, rükûdan kalkışta, secdede, iki secde arasında acele etmeme) gibi hususlara gerekse ihlâs, huşû gibi manevi şartlarına özen göstererek kılınmalıdır. Böyle kılınan namaz, İslam’ın hayasızlık ve kötülük sayıp reddettiği tutum ve davranışlarla uyuşmaz.
Namaz adeta bir nasihatçi, bir uyarıcı gibi kılan kişiyi bu davranışlardan meneder.
Ayette namaz kıldıkları halde hak hukuk gözetmeyen, edep ve ahlâk kurallarına uymayanlara dolaylı bir uyarı yapılmaktadır.
Kişiyi kötülüklerden uzaklaştırmayan namaz, Rabbinden uzaklaştırır.
(Bu metin DİB Kur’an Yolu Tefsiri isimli eserden istifade edilerek hazırlanmıştır.)
20.CÜZ DUA ÂYETLERİ
KASAS SÛRESİ
16- “...Rabbim! Doğrusu kendime zulmettim; beni bağışla!”
...رَبِّ اِنّٖي ظَلَمْتُ نَفْسٖي فَاغْفِرْ لٖي..
22- “...Umarım Rabbim bana doğru yolu buldurur.”
...عَسٰى رَبّٖٓي اَنْ يَهْدِيَنٖي سَوَٓاءَ السَّبٖيلِ
24- “...Ey Rabbim! Bana lütfedeceğin her türlü hayra muhtacım!..”
...رَبِّ اِنّٖي لِمَٓا اَنْزَلْتَ اِلَيَّ مِنْ خَيْرٍ فَقٖيرٌ