Kültürümüzde nasihat hep vardır. Olacaktır da. Bu konuda yazılmamış irticali öğütlerin yanı sıra bolca kitap ta yazılmıştır. Tük-İslam kültürünün en önemli eserlerinden Kutadgu Bilig’den seçtiğim nasihat ile ‘Bilge Kral’ diye maruf Aliye İzzetbegoviç’in tespitlerini sizlere aktarmak istedim.
Bir de çok önemsediğim kitap kütüphane ve imha edilen kitaplar hakkında yazılmış bir kitap, o kitapta birçok kitap ve kütüphaneden bahsedilmektedir. “KİTAP KIYIMININ EVRENSEL TARİHİ” adlı kitapta yazar, bizi çok daha fazla ilgilendiren İskenderiye Kütüphanesinden bahsetmesidir. Şimdilik bu konuya sadece temas edeceğim. İlgililerin okuması için bir kaçta kitap ismi de verdim.
KUTADGU BİLİG’DEN
Yaptıklarından, söylenenlerden huzursuz, halinden şikâyetçi olan yönetici Gündoğdu kendinden istifade etmek istediği Öğdülmüş’ü bir adamı vasıtasıyla huzuruna gelmesi için rica da bulunur. İçinde bulunduğu durumu izah ederek bilge misafirinden nasihat ister. Müslümanın Müslüman üzerindeki haklarından; “nasihat isteyene nasihat etmektir” düsturunca o da kemali edeple bazı tavsiyelerde bulunur;
- Gönül temizliği ile Allah’tan kuvvet ve yardım dile.
- Yönetici olan bir kişi yardımcısız ve hizmetlisiz bu işi götüremez.
- Başarı kazanarak üstün gelmek istiyorsan maiyetindeki adamlarına değer ver, övgü ile onları şevklendir. Önce onları memnun et ki, sonra onlardan iş bekleyebilesin.
- İşlerini sürüncemede bırakma
- Kötü kişileri yükseltme, ona mevki ve nüfuz verme. Kötüler mevki sahibi olur ve zenginleşirse tavırları değişir. Kaldı ki darda kaldığında iyilerin bile tavırları değişir.
- Kötüye değer vermezsen, o zamanla hareketlerini düzeltir. İyiye itibar gösterirsen o daha iyi olur.
- Sana gönülden bağlı olan kimseye yakınlık göster.
- Seni seven ve sevmeyenleri iyi seç. Sevene karşı sevimli ol.
- Kim yararlıdır kim yaralı değildir. Bunları iyi seç.
- Senin memnun olmanı istemeyen kimseyi kendinden uzak tut.
- Bir işi iki kişiye verme. Onlar işi birbirilerine yüklerler…
- İşi bilen kimselere ver.
- Başkalarının gönlünü hoş etmek için ülke (kurum) yararını feda etme.
- Gök ayakta doğrulukla durur. Yer sabit olduğu için üzerinde ekin biter. Sağa sola meyletme. Doğru dur. Gönlünü dürüst tut.
- Doğru olan her iki dünyada da doğruluk bulur…
Gündoğdu; Söylediğin bu sözleri yerine getirmek benim için bir borç oldu. Allah bana yardım eylesin…
Öğdülmüş; (Yöneticinin övgü dolu iltifatından sonra) Baş üstüne, diyerek huzurdan ayrıldı.
Kutadgu Bilig; Yusuf Has Hâcib; TDV Yay. Aralık 2018 Ankara; s. 290-294
“TARİHE TANIKLIĞIM”
Aliya İzzetbegoviç
- Ey teslimiyet senin adın İslam’dır.
- Yeryüzünün öğretmeni olabilmek için gökyüzünün talebesi olmak lazım.
- Din adına iki şeyden nefret ediyorum; dindar cahilden, imansız âlimden
- Sanat için soyunana alkış tutanlar, Allah için giyinene neden zulmeder.
- Kuran edebiyat değil hayattır. Dolayısıyla ona bir düşünce tarzı değil bir yaşam tarzı olarak bakılmalıdır.
- İslam korkakların değil, cesur ve atılgan Müslümanların omuzlarında yükselecektir.
- Kuran ve İslam sadece hocalara bırakılmayacak kadar önemlidir.
- İslam güzel de Müslümanlar bunun neresinde?
- İslam’ın olduğu yerde umursamazlığa yer yoktur.
- Savaş ölünce değil düşmana benzeyince kaybedilir.
- İdare etmek değil, idare edilmek için eğitilen kuşaklar İslam’ın ilerlemesini sağlayamazlar.
- Ve her şey bittiğinde hatırlayacağımız şey; düşmanlarımızın sözleri değil, düşmanlarımızın sessizliği olacaktır.
“KİTAP KIYIMININ EVRENSEL TARİHİ”
Yazar: FERNANDO BAÉZ
Çeviri: Tolga Esmer
Can Yay. 2. Baskı
Yazar ve düşünce adamı bir dostumla kültür üzerine muhabbet ederken konu değerli kitap ve yazarlar üzerine odaklandı. Bu arada fikir teatisinde bulunurken konu tarihte yakılan kitaplara geldi. Mevzu biraz daha ilerleyince Mısır’ın fethinden sonra Hz. Ömer’in İskenderiye kütüphanesindeki kitapları yaktırıp yaktırmadığı gündeme geldi.
Zihin dünyamdaki küllenmiş bu mevzuyu araştırmak istedim. İyi-midir kötü-müdür bilemem! O esnada itminan olmadığım bu meseleyi ehlinden veya kitaplardan araştırabildiğim kadarıyla araştırmaya çalıştım.
Nitekim değerli dostumun yanından ayrıldıktan sonra ilk fırsatta Kızılay’a giderek kitapçıları şöyle bir dolaştım. Yazıma başlık olan kitap dikkatimi çekti. Aldım ve okudum.
Yazar, kitabı niçin ve nasıl yazdığını, yazarken nelere dikkat ettiğini, yaklaşık on yıl bu konu üzerinde araştırma yaptığını uzun uzun anlatmakta.
Kitabın ismi, her ne kadar “KİTAP KIYIMININ EVRENSEL TARİHİ” ise de okuduktan sonra “Kitabın Soykırımı” daha mı iyi olur diye aklıma gelmedi değil. Zaten yazar kendi de mevcut ismi mi yoksa beğendiğim ismi mi koyayım diye tereddüt etmiş. Her neyse o veya bu mühim olan meselenin izahıdır.
365 sayfa olan kitaptan fazla bahsetmek istemiyorum. İlgi duyan birinin alıp okuması gerektiğini düşündüğüm bir kitap. Yazar, deyim yerindeyse kitabın ilk çıktığı andan bu taraf kendince bir hayli araştırma yapmış. Kim ne zaman ne kadar kitap yakmış. Tüm bunları ayrıntılı bir şekilde görülecektir.
Niyetim bu kitapla beraber öteden beri kafamı da kurcalayan İskenderiye kütüphanesinin İslam’ın ikinci halifesi Hz. Ömer tarafından yakılıp yakılmadığı gibi netameli bir mevzuyu sizinle paylaşmaktır.
Kitabı okuduktan sonra kitap ve kütüphane konusunda günümüzün duayen isimlerden değerli bilim insanı Prof. Dr. İsmail Erünsal aklıma geldi. Kütüphanemde de bulunan “Orta Çağ İslam Dünyasında KİTAP ve KÜTÜPHANE” ve “Osmanlılarda Kütüphaneler ve Kütüphanecilik” kitaplarını bu nazarla bir kez daha mütalaada bulundum. Ayrıca Diyanet Kütüphanesinde bu konuyla ilgili bir kitabın olup olmadığına baktım. Orada da Mehmet Mansur Bey’in kaleme aldığı “İskenderiye Kütüphanesini
Müslümanlar mı yaktı?” diye tam da bu konuya özgü bir kitap varmış. Onu da aldım ve okudum.
Ayrıca Fernando kitabın belirli sayfalarında atıfta bulunduğu Hindistan âlimlerinden Rahmetullah
Efendi’nin ismini “Mizanü’l-Hak” olarak yanlış verdiğini düşündüğüm taş baskı “Beyanü’l-Hak” kitabını da aldım ve mütalaada bulundum.
Yazımı uzatmamak için burada bitiriyorum. Sizler ismini verdiğim kitapları okurken, inşallah ben de ilerde İskenderiye Kütüphanesi hakkında bilgi vereceğim.