İnsanın dünyadaki serüveni doğumla başlar, ölümle sona erer. Güçsüz dünyaya gelen insan, bir müddet sonra güçlenir, sonra gücüne güç katar ve nihayetinde kattığı gücün tükenmesi ve kalanın da gerilemesi ile tekrar ilk yaratılış dönemine rücu eder.
“Allah, sizi güçsüz olarak yaratan, sonra güçsüzlüğün ardından bir güç veren, sonra gücün ardından bir güçsüzlük ve yaşlılık verendir. O, dilediğini yaratır. O, hakkıyla bilendir, hakkıyla kudret sahibidir.” (Rûm Sûresi, 30/54.) ayeti ile insan ömrünün merhaleleri anlatılır.
Bu süreç içerisinde istekler, algılar, farkındalıklar sürekli değişirken aynı zamanda insan, kimi zaman mantıksal, bazen de duygusal hareket eder ve bu şekilde davranışlar sergileyen kişilerle de muhatap olur. Bir taraftan ömrünün dört mevsimini yaşarken, diğer taraftan da farklı mevsimler yaşayan kişilerle iletişim ve etkileşim içerisinde bulur kendini.
Çocuk iken, doğru yanlış, gerçek- yalan ayırt edemediği için, kendini sever gibi görünen, değer veren, yüzüne gülen, kim olursa olsun ona kanıverir. Bir sorgulama, araştırma yapmadan masumane duygular ile inanır; mizaç ve karakterine, kişilik ve şahsiyetine aldırış etmeden ona bağlanıverir.
Genç iken, bir kimlik ve benlik arayışında olduğu için, onu gerçekten düşünen, önem veren, en yakınlarına bile ön yargılı yaklaşır. Bir yandan “Ben neyim, neredeyim, nerede olmalıyım?” diye kendini keşfetmeye çalışırken, diğer yandan kendi akranlarıyla bağ kurar, rol model olacak örnek insanlar arar.
Yetişkin iken, taşlar yerine oturduğu, adap erkân yerleştiği için, o yaşa kadar öğrendiği bilgilerin aksini söyleyenlere şüphe ile bakar. İş yükü azaldığından dolayı da kendine dönme fırsatı bulur, öz eleştirilerini artırarak, yapıp ettiklerinin bazısına sevinir, kimilerinden pişmanlık duyar.
“…Sizi, düşünüp öğüt alacak kimsenin düşünüp öğüt alabileceği kadar yaşatmadık mı?...” (Fâtır Sûresi, 35/37) ilahi mesajında, her dönemin nasihate açık, öğüt verilebilir ve kabule hazır olduğuna vurgu vardır.
“Hiçbir anne baba, çocuğuna güzel terbiyeden daha üstün bir hediye vermiş olamaz.” (Tirmizi, Birr, 33.) sözü ile çocukların eğitimi, “Neşeyi ve huzuru Rabbine kullukta bulan genç” (Buhâri, Ezân, 36) sözü ile gençlerin yönelimi, “Kim saç ve sakalını Allah yolunda (çalışırken) ağartırsa, bu (beyazlık) kıyamet günü kendisi için nur olur.” (Tirmizî, Fedâilü’l-cihâd, 9) sözü ile de yetişkinlerin deneyimi, Allah Resûlü’nün nebevi beyanı ile anlam kazanır.
Hülasa; bu hayat yolculuğunda, menzile ulaşıncaya kadar ki insanın düşüşü ya da tekâmülü kendi irade ve tercihlerine bağlıdır.