Yenimahalle İlçe Müftülüğü Mevlana Diyanet Gençlik Merkezi'nde Mevlana İslami İlimler Akademisi'nin İkinci Dönem Açılış Programı gerçekleştirildi.

Diyanet İşleri Başkanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığınca desteklenen ve Ankara İlahiyat Fakültesi öğrencileri tarafından yürütülen akemi programı; Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Huriye Martı'nın "Şiddet ve Zihniyet" konulu konferansıyla başladı.

Şiddetin insanlık tarihi kadar eski bir olgu olduğunu belirten Prof. Dr. Martı, Hz. Adem'in çocukları arasında ölümle sonuçlanan ilk şiddetle başlayan süreçte insanların bir şekilde şiddetin tanığı, muhatabı yada mağduru olduğunu söyledi.

- Şiddet bir hikaye değildir

Prof. Dr. Martı, "Şiddet bir hikaye değildir. Kadına yönelik şiddet, aile içinde şiddet, toplumda zayıfa yönelen şiddet. Farklı başlıklarda insanlık tarihi kadar eski. Kimse şiddet konusunu hafife alma lüksüne sahip değil. Şiddet konusu insanlığın varoluşsal bir problemi. Küçümsediğimiz zaman, önemsizleştirdiğimiz zaman, sıradanlaştırdığımız zaman aslında farkında olmadan şiddeti besliyoruz. Onun için şiddet konusunda çok uyanık, çok titiz, çok özenli ve şiddetle mücadelede kararlı olmalıyız." dedi.

- Şiddetle mücadele herkesin işi

Şiddetin toplumsal bir mağduriyet ortaya çıkardığını vurgulayan Martı, şiddetle mücadelenin de sadece belli bir grubun, ideolojinin veya vakfın değil Müslüman toplumda herkesçe sahiplenilmesi gerektiğini ifade etti. Bu noktada Hz. Peygamber (sas)'in şiddetle mücadelesine asrı saadetten örnekler sundu.

- Şiddete karşı, rahmet ve merhameti kuşanmak

Şiddete karşı duyarlılık ve farkındalık uyarısı yapan Başkan Yardımcısı Martı, İslam terminolojisinde şiddet kelimesinin zulümle ifade edildiğini ve şiddete karşı merhamet kavramına dikkat çekerek şunları kaydetti:

"İslam rahmet dini, Hz. Peygamber rahmet Peygamberi. Kur'an'da, Peygamberimizin dilinde şiddetten zulüm kelimesiyle bahsedilir. Zulüm haksızlıktır, her türlü hak gaspı da şiddettir. Zulmün zıddı ise rahmettir. Rahmet ve merhametten maksat acımak değil acıtmamaktır. Şiddetle mücadelede de bu tanım esastır. Biz o zaman merhametlilerin en merhametlisi olan Allah'ın alemlere merhamet saçsın diye gönderdiği peygamberini örnek alarak merhameti yaşamalıyız ki şiddeti yeryüzünden silebilelim. Dolayısıyla biz merhamet eğitimi yaparken, Peygamberimiz ve merhamet derken, merhametli olmayı anlatırken ve bunun dini bir zorunluluğu olduğunu söylerken aslında acıma ve şefkati kastetmiyoruz, acıtmamayı kastediyoruz. 

- Şiddetsiz bir insan modeli

İslam'a göre dışarıda bir başkasına yaptığı maddi yardımla insanın merhameti ölçülmez. İnsanın merhameti İslam'da acıtmama oranıyla ölçülür. Elinden ve dilinden kimsenin zarar görmediği insan modeli, şiddetsiz insan modeli, merhametli insan modeli, mümin tanımıdır. Biz merhamet elçileri olmak zorundayız, tıpkı Peygamberimiz (sas) gibi. Biz hiç bir şekilde etrafımızdakileri inciterek ilişki kurmamak, acıtarak ilişki kurmamak üzere gayret göstermeliyiz. Merhamet dediğimiz şey, her şekilde öğrencine, komşuna, arkadaşına, ailene karşı da acıtmamaya kararlı olmaktır. Acıtarak iletişim kurmamaktır. Buna riayet eden insan, merhametli insan tipidir. Şiddetle mücadelede tam da budur. Model olmak, merhameti kuşanmak ve etrafındaki insanlara acıtmadan bir ilişkinin nasıl üretilebileceği konusunda örnek olmak şiddetle mücadelenin tam da kendisidir. Şiddetsiz iletişimi başarmak bizim Peygamberimiz (sas)in sünnetine uymamız anlamına gelir."

Şiddetin fark edildiği anda müdahale edilmesi gerektiğini yangın örneğiyle aktaran Martı, şiddete karşı önlem alınmadığında artarak büyüceğine ve etrafa sıçrayacağına dolayısıyla çocukluktan öğrenilen şiddetin modellenme riskinin yüksek olduğunu belirtti.

- Şiddetle mücadelede merhamet eksenli ahlaki dönüşüm

Şiddetin bir zihniyet meselesi olduğunu anlatan Martı, şiddetle mücadelenin de bir zihniyet dönüşümü olduğunu Hz. Peygamber'in cahiliyye toplumunu asr-ı saadete dönüştürmesi örnekliğiyle sundu. Martı, "Peygamberimiz dönemi için geçerli olan merhamet eksenli ahlaki dönüşüm ve zihniyet dönüşümü her çağ için geçerlidir." dedi.

Şiddetle mücadelede başarılı olunamamasının davranışın altındaki sebeplere odaklanmamaktan kaynaklandığını belirten Prof. Dr. Martı, şiddeti onaylayan, maruz gören düşünce zihin kalıpları olduğunu ve bu yanlış zihin kalıplarının şiddeti tekrarlayarak nesiller boyu devam ettirdiğini kaydetti.

- Şiddetle mücadele bir eğitim işidir

Toplumdaki yanlış zihin kodlarının şiddeti sessizleştirdiğini örneklerle açıklayan Martı, "Şiddeti maruz gören o yanlış kodları değiştirmeden şiddetin sona ermesi mümkün değil. Onun için de şiddetle mücadele bir eğitim işidir, bir farkındalık işidir. Bir tebliğ ve irşat konusudur. Onun için şiddetle mücadele mütemadiyen hayat boyu gündemde tutmamız gereken bir hassasiyettir." diye konuştu.

Program sonunda çekilişle katılımcı öğrencilere kitap hediye edildi.