Refref ne anlama gelmektedir?

Mi‘rac gecesinde Peygamberimizi (sas) taşıdığı kabul edilen bineğe verilen isim Refref’dir.
Sözlükte “kanat çırpmak, konmak için havada çırpınmak; parlamak” mânalarındaki reff (refîf) kökünden türeyen refref “döşek, yaygı, yastık”, ayrıca “kuşun havada çırpınması veya konacağı zaman kanatlarını yayarak hareket ettirmesi” demektir (İbnü’l-Esîr, en-Nihâye, II, 242-243; Lisânü’l-ʿArab, “rff” md.). 

İslâmî gelenekte Hz. Peygamber’in mi‘racda kullandığı bineğin (burak) bir nevi merdiven (mi‘rac), meleklerin kanatları, Cebrâil’in kanadı veya refref olduğu (Davudoğlu, II, 622), Resûl-i Ekrem’in sidretü’l-müntehâdan sonraki merhaleye kadar olan mesafeyi bir çeşit örtü olan refrefin üzerinde katettiği zikredilirse de buna dair âyet ve hadislerde herhangi bir bilgi yer almamaktadır (Mollaibrahimoğlu, s. 67).

Buhârî ve Müslim gibi hadis kaynaklarında (“Bedʾü’l-ḫalḳ”, 6; “Îmân”, 259) mi‘racda Resûlullah’ın bineğinin burak olduğu zikredilir, aynı adlandırma İbn Hişâm’ın es-Sîretü’n-nebeviyye’sinde de yer alır (I, 396-398), fakat refref adı geçmez. “

Parlamak, süratle hareket etmek” mânasında müşterek olan iki kelimenin birbirinin yerine kullanılmış olması muhtemeldir. Esasen mi‘rac bineğini refref olarak kabul eden açıklamalar daha çok kelimenin sözlük anlamına dayanmaktadır.

Mi‘racda Hz. Peygamber’i sidretü’l-müntehâdan alıp daha ileriye ulaştıran yeşil halı veya elbise nevinden bir araç olan refref (Şehâbeddin el-Hafâcî, II, 310) Resûlullah’a yaklaştırılmış ve onun üzerine oturtulup rabbine yükseltilmiştir. Beyhakī’nin Enes’ten naklettiği hadiste, Resûl-i Ekrem’in mi‘rac esnasında en yüce nuru müşahede ettiğinde perdenin önünde inci ve yakut refrefini gördüğü kaydedilmektedir (Delâʾilü’n-nübüvve, II, 369).