De ki: “Size tek bir öğüt vereceğim: Allah için, başkalarıyla birlikte veya tek başınıza şöyle bir durup düşünün! (Görüyorsunuz ki) arkadaşınızda cinnetten eser yok; o ancak şiddetli bir azap öncesinde sizi uyaran bir kimse.” (Sebe’, 34/46)
Peygamberimiz (sas), insanların hidayeti için elinden gelen bütün gayreti gösteriyordu. Yavaş yavaş insanlar İslam’a girmeye başlayınca önde gelen müşrikler, Hz. Peygamber’e (sas) “cinnet”, “delirme”, “sihirbazlık”, “şairlik” gibi iftiralar attılar. Amaçları Hz. Peygamber’in (sas) insanlar üzerindeki etkisini kırmaktı. Hâlbuki bizzat kendileri ona “emin” sıfatını vermişler, Kâbe’nin tamiri işinde çıkan anlaşmazlıkta onu “hakem” tayin etmişlerdi. İşte yukarıdaki ayetler, bu kimseleri sahip oldukları ön yargıdan sıyrılmaya ve Peygamberimizin (sas) dikkat çektiği ve hatırlattığı şeyler üzerine iyice düşünmeye çağırmaktadır.
Ön yargılı ve sabit fikirli olmak gerçeği görmeyi engeller. Müşriklerin Hz. Peygamber’i (sas) inkâra yönelik gerekçeleri asılsızdır.
Cinnet: Delirme, aklını kaybetme.
Nezîr: Uyarıcı, korkutucu.