De ki: “Eğer doğru söyleyenler iseniz, Allah katından, doğruya bu ikisinden (Tevrat ve Kur’an’dan) daha çok ulaştıran bir kitap getirin de, ben ona uyayım.” (Kasas, 28/49)
Hz. Muhammed (sas), müşriklere Kur’an’a tabi olmalarını söyleyince onlar Kur’an’ın hükümlerine karşı çıktılar. Hz. Peygamber’e (sas) verilen kitabın Hz. Mûsâ’ya (as) verilen kitaba benzemesi gerektiğini iddia ettiler. Ancak, daha önce Hz. Mûsâ’ya (as) verilen kitabı da inkâr etmişler ve ‘bunlar birbirini destekleyen sihirdir’ demişlerdi. Oysa Allah (cc) katından gönderilmiş olan ilahî kitapların bozulmamış hâlleri, en doğruyu gösteren hidayet kaynaklarıdır. Ancak Kur’an-ı Kerim dışındaki diğer ilahî kitaplar zaman içerisinde tahrif edilmiştir. Kur’an-ı Kerim ise hiçbir zaman herhangi bir değişikliğe uğramayacaktır. Dolayısıyla, ona iman etmek ve tâbi olmak gerekir.
İlahî kitaplar insanları kurtuluşa götürür. Kitaplara iman, Allah’a (cc) imanın bir gereğidir.
Sâdık: Dürüst ve güvenilir; söz ve davranışlarında doğru olan, verdiği sözü tutan.