Uzun ve yüksekçe bir atlayış için geriye doğru birkaç adım gider insan.
Daha ivmeli ve gayretli bir atlayış bu gerilemeden sonra gelir. Hayatta dümdüz bir gidişat hiç kimse için vaki olmamıştır. İniş çıkışlar kalp grafisindeki gibi hayat emaresidir çünkü. Bazen eksilir hayat bazen artar... Eksildiği veya diplere vurduğu yer insanın en iyi odaklanabildiği zamanlardır. İki anahtar verilir insana bu vakitlerde... İlk anahtar;
“...Sakın ümitsizlerden olma...” (Hicr 15/55)
İkinci anahtar;
“O halde önemli bir işi bitirince hemen diğerine koyul.” (İnşirah 94/7)
İki anahtar da asıl hikayenin başladığı yerin kapısını açar. Ümitsiz olmadan kendi önüne bakan, özünü besler. İşine koyulan, içine yatırım yapar. Bugün özden uzak içi boşaltılmış özgüven algısının aksine hakiki anlamda özüne yatırım yapan insan, gayretle yolunda ilerleyen insandır. İmkanına, istidadına göre bir işi bitirir, diğerine koyulur. “...Cahiller onlara laf attıkları zaman, “selâm!” der (geçer)ler.” (Furkan 25/63) ayetinde geçtiği üzere yoldan alıkoyacak insanlarla da imtihan olur bu yolda. Kırılır, üzülür, gücenir... Ama “selam” der. Esenlik diler, dua eder, safını belli eder. Niyetini ve kalbini bozmadan yine yolunda sebatla devam eder. Gevşemez, üzülmez, inancıyla yürüdüğü yolun asıl üstünlüğü getireceğini bilir.
Bir hikayede şöyle geçer:
Hayali karatecilik olan bir çocuk talihsiz bir kaza sonucu sol kolunu kaybeder. Ailesi moralini yüksek tutması için ona bir karate hocası ayarlar. Hoca ilk derste çocuğa karşısındakini sağ koluyla tutup üstünden savurmayı gösterir. Hatta ikinci, üçüncü ve sonraki bütün derslerde hep aynı hareketi yaptırır. Çocuk hep aynı hareketi yapmaktan usanmış, hocasından başka hareketler öğretmesini ister. Hoca ise bunu kabul etmeyerek dünyada bu işi en hızlı yapan kişi olmadıkça başka bir hareket göstermeyeceğini söyler. Çocuk o kadar hızlanır ki, hocasını bile göz açıp kapayıncaya kadar yerden yere vurmaya başlar. İlerleyen günlerde yarışlara katılacağını duyduğunda çok şaşırır. Tek bir hareket biliyorken ve sol kolu yokken yarışmalara katılmak onun için hayaldir. Hocası sadece öğrettiği hareketi yapmasını tembihler. Çocuk ilk elemede rakibini yener ve finale kadar çıkar. Finalde yine bildiği hareketi yaparak son rakibini de yener ve şampiyon olur. Tek kol ve tek bir hareket...Ama yarışı o kazanır. Sebebini hocası açıklar:
Yaptığı hareket karatedeki en zor hareketlerden biridir ve o hareketin bir tek savunması vardır o da rakibin sol kolunu tutmak.
Tıpkı bu hikâyede olduğu gibi hayatta her insanın eksikliğini yaşadığı bir hal vardır. Herkes farklı bir imtihanın içinde kendi yolunu çizer. Bazen eksik olduğunu düşündüğü yerden yollar açılır kendisine. Bu açılan yola ümitle bağlanmaktır aslolan...Sağa sola takılmadan önüne ve işine odaklananın ümidi artar. Özünü sever, Rabbini sever...Hasılı en güzel hikayeler kendi yolunda yorulup terleyenlerin rızkıdır vesselam...