Mûsâ ona, “Senin öğrendiğin, doğruya ulaştıran bilgiden bana da öğretmen için sana tâbi olayım mı?” dedi. O kul, “Doğrusu sen benimle beraberliğe sabredemezsin.” dedi. (Kehf, 18/66-67)
Bu sûrenin 59-82. ayetleri arasında Hızır kıssası olarak da bilinen Hz. Mûsâ (as) ile Hızır’ın (as) buluşması, Hz. Mûsâ’nın (as) Hızır’a tâbi olması ve ondan ilim almasından bahsedilmektedir. Hızır’ın (as) ledünnî ilme (gaybî ilim) sahip olduğu şüphesiz olmakla birlikte, peygamber olup olmadığı kesin olarak bilinmemektedir. Yukarıdaki ayette ise Hz. Mûsâ’nın (as) Hızır’da bulunan özel ilmi öğrenmek maksadıyla yanında kalma talebi yer almaktadır. Buna mukabil Hızır’ın cevabı Hz. Mûsâ (as) açısından bunun mümkün olamayacağı şeklindedir. Zira Hızır’ın yaptığı birçok işin iç yüzünü kavramak Hz. Mûsâ (as) için kolay değildir.
Bir şeyin iç yüzünü kavramadan dış görünüşü üzerinden değerlendirme yapmak yanıltıcı olabilir.
Sabır: Zorluklar, başa gelen sıkıntı ve belalar karşısında direnç gösterme.